Çarşamba, Ekim 11, 2017

Teşhis Konulması

"Beyin MR"
Rahatsızlığına teşhis konulduğu güne kadar merak ve endişeyle bekledim. Birkaç tetkik yapıldı, beyin aktivitesi görüntülendi. 
Yaşa bağlı beyin yavaşlaması olup olmadığından emin olmak için başka testler de yapıldı. Demans -yaşlılığa bağlı beyin aktivite eksilmesi, hafıza kaybı- değildi. 
Psikolojik testler de yapıldıktan sonra teşhisler konuldu.
            Parkinson ve psikoz teşhislerini ilk duyduğumda oldukça endişelendim. Halüsinasyondaydı tamamen. Bazen çevresini hatırlamıyor hayali bir dünyada yaşıyordu.
            Yapılacak bir şey kalmamıştı benim için, çalıştığım şantiyeden acilen ayrıldım. Birlikte yaşamaya başladık ancak haftalık kontrollere gidiyorduk doktorlara. Her gidişim benim için yıkıma doğru yaklaşıyordum. Bir anda vardan yoka ulaşmıştım ışık hızından daha hızlı olarak. Artık hafıza kaybı ve Parkinson’u olan bir hastayla birlikteydim, kabullenmeliydim bunu, kabullenmem demek emekli olmam demekti yaşamımdan, nöbetçiydim artık yaşlı hastama.
            Kabullenmek çok zor geliyordu durumumu, hiçbir zaman böyle bir son düşünmemiştim. Duygularım özet olarak çöküntüydü tek bir ifadeyle. Başka hiçbir şey düşünemez durumdaydım. Her saniye hastayı nasıl ayağa dikebilir, bu dünyaya nasıl döndürebilirim sorusuyla uğraşıyordum.
            Sabah 08 de başlayan ilaçlar 21,30 civarına kadar ikişer saat arayla devam ediyordu. Yaşlı ama bebek kadar hafızası ve aklı vardı, halüsinasyonda olduğu zaman da yaşlılığın gücü ortaya çıkıveriyor önüne geçebilmek oldukça zor oluyordu. Böyle zamanlarda tahminlerde bulunarak anlamaya çalışıp sinirlerini yatıştıracak sakin davranışlarla ikna yöntemine gidiyordum ama oldukça zaman alıyordu.
"Demans testleri"
            İlaçlarını ve yemeğini hazırlamam gerekiyor aynı zamanda da geceleri temkinli olmam gerekiyordu her ihtimale karşı. Beni düşman belleyip boğabilirdi bir anda. İşte en büyük tehlike buydu. Yalnızlığın getirdiği çaresizlikleri sonuna kadar yaşıyordum istemeden.
            Ölümle burun burunaydım geceleri her saniye, gözlerim yumulu olduğu her an bu tehlike vardı. İlk günlerden itibaren evden dışarıya çıkıp yürümeye başladık birlikte. Her yirmi metrede bir dinlenme ihtiyacı hissediyor kalbi çarpmaya başlıyor, terliyordu. Mecburen dinleniyorduk.
            Eylül sonu civarında olmamıza rağmen havalar oldukça sıcaktı. Sinirlerim harap durumdayken onu anlayabilecek durumum da yoktu.                      Yürüyerek hem kendimi evden dışarıya atmış oluyordum hem de onu gezdirmek ve yürüterek kaslarının açılmasını hedefliyordum. Mantıksal yaklaşıyordum durumuna ve kendi kendimizin doktoru olmaktan başka çaremiz yoktu elimizde. Her ne kadar ilaç kullanıyor olsak da araştırmalarımdan edindiğim bilgilere göre Parkinson’un çaresi olmayıp kullanılan ilaçlar da deneme amaçlı ya tutarsa tarzındaydı. Tutarsa bile ancak rahatsızlığı yavaşlatarak ilerlemesini uzatmış olmaya yarayacağını biliyordum.
            Beyin üzerine bilgi dağarcığımı yokladım ve ilave araştırmalar yaparak yeni yapılmış olan yayınları ve kitapları edinerek okudum. Çok şey öğrendim kısa sürede ve beyinin nasıl bu duruma geldiği ve çalışma prensibi konusunda bilgilerime önemli bilgiler ilave olmuştu. İşte bu bilgilerin ışığında hareket etmenin bizim için çok önemli bir durum olduğu konusunda fikrim sabitlendi.
            Beyninde protein plağına dayalı bir durumdu her şeyin sebebi teşhise göre. Protein deyince protein içeren yumurta gibi besinleri kısarak özellikle yumurtayı kısarak ağırlık olarak bakliyat ve tahıl ağırlıklı beslenmeye karar verdim.
            Beslenmesinde el titremesinin getirdiği sıkıntı çok fazlaydı. Bu nedenle dışarıda yemek yememiz sıkıntılı oluyor, genellikle evde yiyorduk.

30/

                                                                                               Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller


2 yorum:

  1. Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım. Sizide bloguma,izleyicilerim arasına beklerim :)) www.nurunblogu.tk

    YanıtlaSil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.