Çarşamba, Ekim 18, 2017

Yaban Bülbülü Arkadaşlarımız


"Yaban bülbülü arkadaşlarımızdan birisi"
       Uzun bir süredir geçen en iyi akşamlarımdan birisi oldu bu akşam. Gecenin sabaha doğru hızla ilerleyen saatlerinde sessizliğin hakimiyeti birazdan bozulacak ve canlılar canlanmaya başlayıp ortalığa çıkacaklar yarışırcasına.
          Benim onların arasında yerim olamayacak maalesef. Kolum kanadım kırık, uçamam ki, uçamayınca da yaşamın tadı olmuyor.
                Her sabah aşağıdaki ağaca konan yaban bülbülü geldi birden aklıma. Neşe kaynağım olmuştu ilk geldiği günlerde, gerçi yine aynı ama ikileştiler bir süre sonra.
           Gayet iyi anlaşıyorlar ikisi, aynı ağacın aynı dalında şarkılar söylüyorlar birlikte. Mucize benim için. Teselli ediyorlar beni yaban ellerde. Siz olmasaydınız ne yapardım ben diye içimden geçirdiğim az olmamıştı hani. Neredeyse her sabah seslerini duyduğumda sayıklamışımdır her seferinde, yatağımda bile olsam.
Yatak dediğim ne ki, üçlü kanepe üstünde bir battaniyeden ibaret, bir de yastık; hepsi bu işte yatağımın, lüks bile. Pencereye de yakın. Uyku uyuyamıyorum doğru dürüst.  Yine yatmaktan korkmaya başladım, uykum gelmeyecek, uyuyamayacağım diye. Yıllar öncesinde de yaşamıştım benzer duyguları ama kendiliğinden kaybolmuştu o zamanlar; bu sefer pek gideceğe benzemiyor bu duygu.
Yardım almalıyım diye aklımdan geçmiyor değil hani ama çok da gönüllü değilim işin açıkçası, çok zor durumda kalacak olursam yaparım ancak. Hep imrenmişimdir başını yastığa koyduğu anda horuldamaya başlayanları.
Neyse, her şeyi toplayıp girdim içeriye, sabaha yaklaştı zaman ve sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlamak zorundayım delikanlıya. Yarım, bir hele hele iki saat uyusam dünyalar benim olur, nerede o günler! Beynimi rahatlatmaya çalışarak uyumaya zorladım kendimi ama zorladıkça zorlandım, hafif dalmışım ki, ihtiyar delikanlı çıkıp geldi salona.
"Benim yatak"
Salonla birlikte açık mutfak bizimkisi, geniş ve ferah, artık zorlanacak bir hal kalmadı, bu günlük bu kadar ve yeni güne uykusuz merhaba dedim ama yerimden kalkmaya zorlanıyorum, biraz kestirmeye çalıştım saati tekrar kurdum yedi otuza. Bir saat kadar var daha zaman, bir umut belki hafif de olsa dalarım umuduyla kafamın üstüne çektim battaniyeyi ve gözlerimi sıkıca yumdum ışık görmeyeyim diye.
İşin kötüsü delikanlı halüsinasyona girer de beni boğmaya veya kesmeye kalkarsa şüphesi gelip oturdu beynimin baş köşesine. Sıkıysa gel de uyu! Yarım saat kadar uzandıktan sonra kalkıp kahvaltıyı hazırladım, birlikte yaptık kahvaltımızı ve balkonun temiz havası biraz açılmamı sağladı çayla birlikte.
Yaban bülbülü çiftim de geldiler her zamanki gibi şarkılarını söylediler birlikte, repertuarları oldukça geniş. Kaçmasınlar diye özen gösteriyordum, onlardan tarafa dönüşlerimde ve hareketlerimde dikkat ediyor yüksek ses çıkarmıyordum. Balkonumuz hizasında oluyorlar zaten genellikle sanki bizi seyretmeye geliyor onlar da. Tam da ağacın balkon hizalarında olan dallarına konuyorlar her gelişlerinde. Yoldan geçenlerden etkilenmiyorlar o zaman.
37/

                                                                                         Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller


2 yorum:

  1. Yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip ediyorum, güzel yazıyorsunuz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mücahit Dogan,
      Teşekkür ederim, umarım hayal kırıklığına uğratmam; beğenmeniz sevindirici benim için.

      Sil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.