"Yaban bülbülü arkadaşlarımızdan birisi" |
Benim onların arasında yerim olamayacak maalesef. Kolum kanadım kırık, uçamam ki, uçamayınca da yaşamın tadı olmuyor.
Her
sabah aşağıdaki ağaca konan yaban bülbülü geldi birden aklıma. Neşe kaynağım
olmuştu ilk geldiği günlerde, gerçi yine aynı ama ikileştiler bir süre sonra.
Gayet iyi anlaşıyorlar ikisi, aynı ağacın aynı dalında şarkılar söylüyorlar birlikte. Mucize benim için. Teselli ediyorlar beni yaban ellerde. Siz olmasaydınız ne yapardım ben diye içimden geçirdiğim az olmamıştı hani. Neredeyse her sabah seslerini duyduğumda sayıklamışımdır her seferinde, yatağımda bile olsam.
Gayet iyi anlaşıyorlar ikisi, aynı ağacın aynı dalında şarkılar söylüyorlar birlikte. Mucize benim için. Teselli ediyorlar beni yaban ellerde. Siz olmasaydınız ne yapardım ben diye içimden geçirdiğim az olmamıştı hani. Neredeyse her sabah seslerini duyduğumda sayıklamışımdır her seferinde, yatağımda bile olsam.
Yatak dediğim ne ki, üçlü kanepe
üstünde bir battaniyeden ibaret, bir de yastık; hepsi bu işte yatağımın, lüks
bile. Pencereye de yakın. Uyku uyuyamıyorum doğru dürüst. Yine yatmaktan korkmaya başladım, uykum
gelmeyecek, uyuyamayacağım diye. Yıllar öncesinde de yaşamıştım benzer
duyguları ama kendiliğinden kaybolmuştu o zamanlar; bu sefer pek gideceğe
benzemiyor bu duygu.
Yardım almalıyım diye aklımdan
geçmiyor değil hani ama çok da gönüllü değilim işin açıkçası, çok zor durumda
kalacak olursam yaparım ancak. Hep imrenmişimdir başını yastığa koyduğu anda
horuldamaya başlayanları.
Neyse, her şeyi toplayıp girdim
içeriye, sabaha yaklaştı zaman ve sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlamak
zorundayım delikanlıya. Yarım, bir hele hele iki saat uyusam dünyalar benim
olur, nerede o günler! Beynimi rahatlatmaya çalışarak uyumaya zorladım kendimi
ama zorladıkça zorlandım, hafif dalmışım ki, ihtiyar delikanlı çıkıp geldi
salona.
"Benim yatak" |
Salonla birlikte açık mutfak
bizimkisi, geniş ve ferah, artık zorlanacak bir hal kalmadı, bu günlük bu kadar
ve yeni güne uykusuz merhaba dedim ama yerimden kalkmaya zorlanıyorum, biraz
kestirmeye çalıştım saati tekrar kurdum yedi otuza. Bir saat kadar var daha
zaman, bir umut belki hafif de olsa dalarım umuduyla kafamın üstüne çektim
battaniyeyi ve gözlerimi sıkıca yumdum ışık görmeyeyim diye.
İşin kötüsü delikanlı
halüsinasyona girer de beni boğmaya veya kesmeye kalkarsa şüphesi gelip oturdu
beynimin baş köşesine. Sıkıysa gel de uyu! Yarım saat kadar uzandıktan sonra
kalkıp kahvaltıyı hazırladım, birlikte yaptık kahvaltımızı ve balkonun temiz
havası biraz açılmamı sağladı çayla birlikte.
Yaban bülbülü çiftim de geldiler
her zamanki gibi şarkılarını söylediler birlikte, repertuarları oldukça geniş.
Kaçmasınlar diye özen gösteriyordum, onlardan tarafa dönüşlerimde ve
hareketlerimde dikkat ediyor yüksek ses çıkarmıyordum. Balkonumuz hizasında
oluyorlar zaten genellikle sanki bizi seyretmeye geliyor onlar da. Tam da
ağacın balkon hizalarında olan dallarına konuyorlar her gelişlerinde. Yoldan
geçenlerden etkilenmiyorlar o zaman.
37/
Yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip ediyorum, güzel yazıyorsunuz :)
YanıtlaSilMücahit Dogan,
SilTeşekkür ederim, umarım hayal kırıklığına uğratmam; beğenmeniz sevindirici benim için.