Perşembe, Kasım 30, 2017

Al Sana Problem!

"Peynir Gemisi"

Lafla Peynir Gemisi Yürümez!

                -Altmışına merdiven dayayınca anladım ki: Ben bugüne kadar duygularımla hareket etmişim, kalbim ve vicdanımın rehberliğinde; elde avuçta tasa, kaygıdan başka bir şey yok.
Şimdi de mantığımla hareket etmek için çaba gösteriyorum; alışmadık götte don mu durur, sıyrılıp iniveriyor vicdanım, dikiliyor önüme sap gibi; bu sefer de kıçımın korkusundan yapamıyorum.

Çarşamba, Kasım 29, 2017

Hırslı Kadınları Severim

"Kadınlar"

Kadınlar

                -Hırslı olan kadınları severim ancak; hırslarını kocalarının üstünden veya onların gölgesinde tatmin etmeye çalışanları asla sevmem çünkü: kişilikleri zayıf olur, güvenilmezdirler; güven vermezler insana, her zaman çıkar hesapları vardır, eksikliklerini tatmin etmeye yöneliktir bütün gayretleri ve yeni elbise üstünde yamalık gibi dururlar kendileri fark etmese de.

Salı, Kasım 28, 2017

Kısa kısa, iç dökme!

"Kafam rahatlasın"

Kafam Rahatlasın Biraz

                -At yükünün bir kısmını hafifle, yeni bir hayata merhaba de, başla emeklemeye; emeklemeden yürünmez çünkü.

                -Korkutmasın, ürkütmesin seni yeni başlangıçlar; denemeden öğrenemezsin.

                -Kendime en çok sorduğum soru: “Ne yapıyorsun sen?” cevap mı? “Aptalca, kıçının üstüne oturmuş sızlanıp duruyorsun; kaldır kıçını da dışarı çık ve karış toza, toprağa.”

Pazartesi, Kasım 27, 2017

Sen Bilin Halcazım!

"Gece"

Ayran

“Karnın aç mı, yemek ister misin bir şeyler?” dedim ayranı duyunca. 

Çünkü ayranı yemeklerde içerdi genellikle. 
“Giderken yiyelim” dedi bana bakarak. Biraz parıltı vardı gözlerinde. 
“Tamam, dinlenelim biraz, sonra karşıya geçeriz, bizim oradaki kapalıdır bu saatte” dedim ve gelen çayımın içine şekerini atarak karıştırmaya başladım.

Pazar, Kasım 26, 2017

Alev Alan Araba

               
"Yanan araba"
Bağrış, çağrış bir gürültü ve karmaşayla uyandım birden irkilerek. Herkes kapılara yüklenmiş birbirini itiyorlardı can havliyle. Ben neler olup bittiği hakkında fikir edinmeye çalışırken kaptan arkaya baktığında bizleri görünce telaş içinde el kol hareketleriyle “ne bekliyorsunuz hala, yanmayı mı? Canınıza mı kastınız var sizin… hadi hadi acele edin inin bir an önce!..”
                Anlaşılan acele inmemiz gerektiğiydi, neden inmemiz gerektiğini sorgulamanın anlamı yoktu, ayağa kalktığımda arka yan tarafımızdan alevlerin yükseldiğini görünce telaşım arttı iyice, babamın kolundan tutup çekerek hızlıca inmeyi düşündüm bir anda ve tökezliyordu çekmemden dolayı. Zar zor atabildik kendimizi dışarıya ve uzaklaşmaya çalıştık diğerlerinin arkasından hızla yürüyerek.

Cumartesi, Kasım 25, 2017

Kafa Değişmeli

"Baba-Çocuk"

Değişen Duygularım

                Her şeyi, bugüne kadar düşündüğüm bütün konuları sil baştan yapıp tekrar gözden geçirmeliyim farklı bir gözle. 
              Yapmam gereken en doğru şey olacak bu düşünce şekli. 
               Kendime de iyilik yapmış olacağım böylece, daha iyi anlayarak, bahanelerden kurtulacağım; kendi bakış açımla değil de görünen duruma göre değerlendirmeler yapıp bir yol çizmeliyim ikimiz için de.
                Birlikte yaşamanın daha kolay bir yolu olmalı mutlaka ve ben henüz bilmiyorum, nasıl öğrenilecek onu da bilmiyorum. 

Cuma, Kasım 24, 2017

Yer Yarıldı Sanki!

"Arıyorum"

Bulabilecek miyim?

Beş dakikamız kaldı arabanın kalkmasına ama ben koşturmaktan terlemiş haldeyim ve nereye bakacağımı bilemez haldeyim. Kime ne sorabilirdim o anda. Tek çare koşturup ortalığa bakmak. Arabayı kaçırmayı göze aldım almasına ama canım da yanıyordu ölen bilet parasına, önemliydi   benim için. Zaten ucu ucuna her şeyden kısarak yaşıyorduk, ayda bir bile olsa bu geliş gidişler kesede önemli bir delik açıyordu, mecburduk gelmeye de. Sağlık meselesiydi sonuçta.

Perşembe, Kasım 23, 2017

Kurt Kocadı, Farenin Oyuncağı Oldu

"Kayıp Adam"

İçimdeki Üçüncü Dünya Savaşı

Arada bir kendi düşündüklerimden dolayı kendime karşı savaş açıp kazandıkça da şaşkınlığıma kızıyordum. Şu işe bak, kurt kocadı farenin oyuncağı oldu, bir zamanlar model seçtiğim adam, kahramanım, üstüne toz bile kondurmamaya özen gösterdiğim adam, yani babam şimdi ne hallerde ve ben ne düşünüyorum.
                Kızgınlığım, kırgınlığım, burukluğum ve daha başka ne tür kötü duygular varsa bilmediklerim de dahil hepsi de ben de mevcut bu aralar. Her zaman ve her yerde bu duygular ve benimle birlikteler sık sık, kovmaya gücüm yetmiyor.

Çarşamba, Kasım 22, 2017

Gülmeli miyim, ağlamalı mıyım halime?

"Yaratık"

Takip Etmek Şart

Dişlerini fırçalamayıp ağzının kokması sinirlenmeme yetip de artıyordu, o kadar söylemeye rağmen dişlerini fırçalamayı ihmal ediyordu birkaç kez fırçalayıp üzerine düşülmeyince bırakıveriyordu. Hasta olmasını unuttuğumu kendime hatırlatıp geçiştiriyorum kendimi.
Ağzından nefes alması desen ha keza, gözüme batan şeyler. Hiç babalık etmedi, ne bir gün nasılsın dedi hâl hatır sordu, her zaman asık suratı gözlerimin önünde canlanıveriyordu, bir de o kadar korkuyordum ki yediğim dayaklar aklıma geldikçe, sinirlerim iyice harap oluyor, hepsini ödemeli! Gibi değerlendirmelerime gülmeli miyim, ağlamalı mıyım kestiremiyorum. Neler oluyor bana böyle, ipe sapa gelmez şeyler düşünerek nereye varmak istiyorum böyle. Bambaşka birisi olup çıktım, insanlık dışı bir yaratığa dönüştüm adeta.

Salı, Kasım 21, 2017

Geçmişi Yargılamanın Anlamı Yok

Geçmişi Yargılama

                Manisa içinde olursak hastanenin imkanlarından da yararlanabilirdik gündüzleri, oldukça geniş imkanları var yaşlı ve hasta bakım üzerine.
            Benim için hiç olmazsa acil ihtiyaç hissettiğim zamanlarda gönül rahatlığıyla bırakabileceğim bir yerin olması çok çok büyük bir imkân.
                Yaşlı bakım evi, huzur evlerinden birine yerleştirme konusunu araştırdım bir ara, ama kendisine bir türlü açamıyorum bu konuyu, ne tepki vereceğini aşağı yukarı kestirebiliyordum. Geçmiş zamanlardaki kötü imaj onun da aklındadır mutlaka ve zorlamanın da anlamı yok, hiçbir işe de yaramaz zaten hayata küsmesinden başka.

Pazartesi, Kasım 20, 2017

Alevlenme Olabilir

"Kızgınlık"

Aklımdaki Arayışlar ve Çareler

                Arabaya bindik, hareket edecek birkaç dakika içinde. Yine bom boş arabanın içi. Yolda çoğalır giderken.  Doktorun birinin dediği dolandı dilime “alevlenme olabilir arada, dikkatli olun!”  ne demek istemişti acaba tam olarak neden anlamadım? Tahmin ediyorum geçmişi de düşünüp hatırlamaya çalışarak.

Pazar, Kasım 19, 2017

Olumsuz Düşüncelerimin Esiri Oldum


"Umarım"
              Hiç mi olumlu bir şeyim yok benim, kimseye hiçbir iyilik yapmadım mı bu dünyada bu yaşıma kadar?
         Neden bu kadar zarar veriyorum çevreme ve kendime? Ne olacak bundan sonrasında yaşayıp da; ne geçecek, ne başaracağım bu saatten sonra? Gidenleri, kaybettiklerimi geriye getirmek mümkün mü?
          Elbette değil biliyorum ama düşünmeden de edemiyorum işte.
İçimde bir türlü hafifletemediğim özlemlerim, can çekişmelerim, yaşamaya çalışma zorlanmalarım, bıkkınlık, yorgunluk, umutsuzluk hepsi bir arada.
Ölüm çok hafif kalıyor çektiğim ıstırabın yanında.

Cumartesi, Kasım 18, 2017

Rahatlık Hissi

               
"Yürek Ateşi"
                  Yolculuk esnasında biraz rahatlamış hissettim kendimi, ilacın psikolojik etkisiydi; ilk dozda hiçbir yararı olmayacağını düşünsem de rahatladığımın farkındaydım. Uyudum biraz da olsa.

Ciğer Parem Neredesin?

Cuma, Kasım 17, 2017

Saçma Sapan Gelecek Kaygıları

Depresyon

Sıkıntılar Bastırdı

                İşimiz bittiğine göre rahatlamam gerekirken sıkıntım artmaya başladı yavaş yavaş, bir sürü saçma sapan gelecek kaygısı taşıyan düşünceler doluşmaya başladı beynimin içine. Beynim yerinde patlayacakmış gibi oluyor, içimi alabildiğince sıkıntı bastırıyor, mideme kramplar giriyor, oracıkta ölecekmişim gibi acizlik içinde hissetmeye başladım kendimi.
                Ben acele ediyorum ama ihtiyar delikanlı çok rahattı, yemeklerini tezgâha bakarak seçip söyledi, benim iştahım hiç yok denecek kadar azalmıştı o anda ama midem kazındığı için açlıktan sigara altı olacak kadar bir şeyler yemek için zorladım kendimi ve bir çorba söyledim kendim için.

Perşembe, Kasım 16, 2017

Diğer Doktorun Sırası

               
"Parkinson rahatsızlığı"
                 Raporun bitmesine vardı daha “gelecek ayda yenilenecek raporun” dedi. Reçeteyi alıp “teşekkür ederiz, hoşça kalın” diyerek ayrıldık nörolojiden. Ben telaşla hızlı gittim psikiyatri servisine ve bakınca anladım yakınlaştığımızı.
                Delikanlıyı alıp getirdim geriye dönerek. Bir süre bekledik oturarak. Çağrıldı ve hemen girdik içeriye. Bu doktordan da aynı sıcaklık ve yakınlığı görünce sevincimiz arttı biraz daha. Biraz sohbet ettiler birlikte ben karışmadım aralarına, ama arada doktor bana bakıyordu ama bir şey söylemiyordum olumlu oldukları için dediklerinin. Bilinci gayet yerinde görünüyordu ve dediği şeyler de oldukça bilinçliydiler.

Çarşamba, Kasım 15, 2017

Sıra Alabilecek miyim?

"Muayene Sırası Kuyruğu"

Sıra Alışım ve Beklememiz


                Mesai başlamasına beş dakika kala kalktık ve numara alınan bölüme geçtik, boş bir oturak bulup ihtiyar delikanlıyı oturtarak kendim nüfus cüzdanıyla birlikte sıraya geçtim. İki doktor için sıra alacağım. Oldukça kalabalık oluyor her zaman. Önemli olan sıra almaktı gerisi kolaydı bizim için. Yaş 65’in üstünde olması öncelik tanıyordu sıralamada kısmen de olsa.
                Sıra bana geldiğinde Delikanlının nüfus cüzdanını uzatarak doktorların ismini söyledim. İki adet sıra numarasını almıştım, biraz rahatlama hissettim içimde.

Salı, Kasım 14, 2017

Manisa’ya Yolculuk

               
"Boş otogar"
Birkaç dakikalık bir duraklamadan sonra yola çıktık tekrar, yeni binenler koltuklara yerleşmeye çalışıyorlar telaş içinde.  Birden doldu arabanın içi. İzmir çıkışında rampaya doğru tırmanmaya başladı otobüs bağırarak. Açılın ben geliyorum diyordu adeta. Kaptan da yaşı başı yerinde görünüyor.
                Delikanlı etrafı dikkatli gözlerle süzüyor arada diğer taraflara da bakıyor. Aklından geçenler olmalı, gülümseme mimikleri devreye girmeye başlıyor bazen. Yolculuk esnasında zaman zaman güneş tam karşımızdan vuruyor, her ne kadar etkisiz olsa da gözümü almaya yetiyordu; oldukça rahatsızlık hissetmeye başladım biraz da uykusuzluğun etkisinden olmalı diye düşünüp başımı koydum koltuğa, uyumaya çalışmak için.

Pazartesi, Kasım 13, 2017

İlkler

"Yapmam gereken"

Yaşayan Bilir

                İndi kendisi ama araba kalkmak üzere ve ben koşturdum önden bağırarak “sen arkamdan yetiş, araba kalkıyor” alabildiğime koşturdum ve işaretimle durdu Manisa arabası, arkama baktım birisi geliyor dercesine, kapının önünde bekledim gelinceye kadar. Saatler geçmiş gibi geldi bana zaman, halbuki olsa olsa birkaç dakikadır, elli adım veya yüz adımlık yol. Normalinde kısa sayılır mesafe ama kasları zor açıldığı için adımları kısa ve yavaş olan Parkinson rahatsızı için durum o kadar da kolay olmamalı ki bu kadar geç gelebildi.

Pazar, Kasım 12, 2017

Telaşlı Hallerim!

acelecilik
Kızgınlığım

                İzmir otogara girmeye beş dakika kadar zamanımız kaldı, ben hazırlanmaya başladım hazırlanacak ne varsa sanki, telaşlıydım, sigaramı hazırladım arabadan iner inmez yakmak için. Bulurum ben her zaman yapacak bir iş. Hiç bulamazsam boktan püsürükten şeyler düşünüp sinirlerimi gererim ne bileyim kontak kapattırırım beynime…  Gerçi kontak kapattırdığım olmadı şimdiye kadar ama çok yaklaştığımı hissettim bazen.

Cumartesi, Kasım 11, 2017

Sevindiren Yolculuk

Yolculuk
Uyumak Mucizeydi

Arabaya bindik çıktık yola. Delikanlı seviniyor gibiydi, etrafına daha dikkatli bakarak ilerliyorduk. Haklıydı o da uzun bir zaman bir ay gibi süre ve değişik bir yolculuktu bildiklerinden değildi. Farklı yerler ve farklı şeyler görecek, bir de merakı var doktorlar ne diyecek diye. “Ah bir iyileşsem biraz, belim düzelse” diye sayıkladığı zamanlar olmuştu arada. Bel ağrısından şikayetçiydi en fazla. Ellerinin titremesinden çok şikâyeti yoktu, bir şekilde çözüyordu ellerinin sorun olduğu şeyleri ama biraz yürüyünce tutturan bel ağrısına bir şey yapamıyordu oturup dinlenmekten başka.   

Cuma, Kasım 10, 2017

Öğrendik

"Yolcu kalmasın"

Gidiş ve Dönüşlerimiz

                İlk gidiş dönüşlerimiz düşünüldüğünde çok daha kolay oluyor artık yolculuklarımız. Hiç olmazsa nerede inip kaç numaraya bineceğimizi öğrenmiş olduk hastaneye gidiş için Manisa’da. İlk zamanlarımız çok daha zordu Manisa’da hastaneye gidişimiz. Kış erken bastırır Manisa’ya Spil dağının etkisinden dolayı. Çıplak kayalardan oluşan dağlar Manisa'nın tepesine çökmüş bekler öyle, kış geldi mi bütün soğuklarını salar üzerine şehrin, yaz gelince de bütün yakıp kavuran sıcaklarını boşaltıverir yine üzerine ya dondurur ya da yakar, ortası yoktur kararının.

İç savaş çıktı!

servis

Otogarda İç Savaş

                 Birkaç gün içinde kontrole gitmemiz gerekli, sabah erkenden çıkıp bineceğiz otobüse, İzmir’e oradan da Manisa’ya yaklaşık iki buçuk üç saat kadar çekiyor gidiş, dönüş de bir o kadar ve günün tamamı ölüyor bizim için. Ölüyor dedim ama aslında en önemli değişikliği o günlerde yaşamış oluyorum ben. Koşuşturmayla geçiyor günün tamamı neredeyse ve dakikalarla yarışıyorum adeta uç uca denk getirmek için dakikaları.
                Kafamın içinde dönüp duran sorulara yenileri eklenmeye başlıyor daha sabahın köründe otogara giderken. Yaz gününde sıkıntı olmuyor ama havaların soğuması kötü oldu, çelik gibi sabah sabah, nefes aldığımda bile bademciklerim ağrımaya başlıyor bırakın alnımın sızlamasını. Tedbir almak gerek bundan sonrası yolculuklar için.

Perşembe, Kasım 09, 2017

Müzik Ruhun Gıdasıymış

Tv

Adaletsiz Dünya

                Bugün diğer günlerden farklı gibi görünüyor gün, güneş iyi ısıtıyor. Yine karşı komşumla selamlaşarak yaptık kahvaltımızı. Onun radyosundan gelen güzel namelerin eşliğinde. “Müzik ruhun gıdası” dedikleri şeyi anladım galiba. İnsanı gevşeten rahatlatan hatta sıkıntılarını hafifleten bir şeyler var. Duygularını kıpırdatıyor bazen de depreştiriyor dertlerini. Olsun, her şeye rağmen güzel oluyor müzik sek uzaktan da olsa, kim bilir belki de tadı uzaktan olmasındadır. Hani insan bazen avucunun içindekinin kıymetini bilmez ya öyle bir şey belki de ne bileyim.

Çarşamba, Kasım 08, 2017

Ne Arıyorum?

Mahpushanem

Yalnızca Bir Gün

                Bazen öyle oluyor ki, umutsuzluk içinde kara bulutlar sarıyor her yanı ve zifiri karanlıklar içinde yüzüyorum sanki, el yordamıyla bir şeyler bulmaya çalışıyorum ama ne aradığımı da bilmiyorum aslında. Ne aradığımı düşünüyorum o anda, aklıma gelen bir şey de olmuyor. Tuhaf sorular gelmeye başlıyor geleceğe dair. “Ölürse, nereye gömülecek?” “Ötenazi istesem dikkate alan olur mu?” “Neden ötenazi istenir?” “Yalnız nasıl halledeceğim tüm defin işlerini?..” saçma sapan fikirler içinde yüzüp duruyorum sürekli.

Salı, Kasım 07, 2017

Bahane Üretme Fabrikası

Bahane Üretme Fabrikası Oldum

Kendimi kurtaramıyordum bir türlü içine düştüğüm derin kör karanlık kuyudan, nasıl çıkabileceğim konusunda da hiçbir fikrim yoktu. Çok yabacıydım yaşadığım durumlara ilk kez yaşıyordum böyle bir durumu. Bu kadar aciz bu kadar yorgun, bu kadar umutsuz… daha bin tane gelirdi arkadan.

Pazartesi, Kasım 06, 2017

Fener Alayı Kararımız

"Fener Alayı"

Fener Alayını Seyretme Planımız

            Tören bittiğinde de acıkmaya başladık. Tam da zamanında bitti, daha öncelerinde yediğimiz aile lokantası yakınımızdaydı hemen 100 metre ilerimizdeydi. 
         Caddeyi karşıya geçip ulaşabileceğiz. Ses yoğunluğu rahatsız etti biraz ama belli etmek istemedi benim moralim bozulmasın diye. Ayrılmamıza sevindiğini düşündüm.

Pazar, Kasım 05, 2017

29 Ekim törenine yetişebilecek miyiz?

"29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı Töreni"

Tören Alanına Varış ve Yer Bulma Telaşımız

           Bugün 29 Ekim Cumhuriyet bayramı. 

                     Sabah kahvaltımızı yapar yapmaz çıktık evden ve sıkıştırarak yürümeye devam ettik tören alanına doğru.
            Yer bulmak sorun olur düşüncemizle, oturacak bir yer bulayım istiyorum. Yeter ki alanı ve alandaki hareketleri, konuşmaları duyup görebileceğimiz bir yer olsun gerisi önemli değil, geldiğimize değsin hiç olmazsa.

Cumartesi, Kasım 04, 2017

Kulağa Gelen Sesleri Merak Etti

"Bando takımı"
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Provaları

                Delikanlıyla her zamanki gibi evden çıkıyoruz ve sokağın sonunda bir ilk okul var, yaklaştıkça trampet sesleri gelmeye başladı.                     Bir an düşününce, hafta sonu tatilinde bu da nenin nesiydi? Jeton düştü birden bana şangırt diye.
     Delikanlıya sordum “bu ne?” diye. Anlamsız anlamsız baktı bana neden soruyorsun der gibisinden.

Cuma, Kasım 03, 2017

Yaşadıkça

Kar_topu
Kar Topu Gibi Yuvarlanmak

Bu çay bahçesinde oldukça rahatlıyoruz biz, belki de sahil olmasından, denizle alabildiğince iç içe olmamızdan, her ne kadar suyun soğukluğu olsa da denizin çarşaf gibi ve masmavi oluşuydu belki de bizi rahatlatan.                  Gemilerin, tur teknelerinin ufuktan çıkışı ve dibimize kadar gelişleri meşgul ediyor her ikimizi de.
                Buraya oturduğumuzda fazla konuşmadığımız dikkatimi çekmeye başladı epeyce zamandır. Denizle konuşuyoruz sürekli, bizi ancak deniz ve masmavi suları anlıyor; arada duygularımıza tercüman olup kabarıveriyor dalga dalga.

Çarşamba, Kasım 01, 2017

Mucize, Kaslar Açılıyor

               
"Sahil çay bahçesi"
        Oldukça enerjik bir halde yürümeye başladık iniş aşağıya, arada belini de kontrol ederek devam etti ihtiyar delikanlı. 200 metre kadar ilk kez yürümüştü bugüne kadar. Beni de rahatlattı bu gayreti, yüreğime su serpildi bir nebze de olsa.
                Dedim ya tek bir şey istiyorum, kendi başının çaresine bakabilmesi ve kendi kendine yetebilmesi. Benim için bütün mesele bu ve her şey çözülecekti sanki. Sihirdi bana göre. Hiç olmayan hafızanın geri dönmesi, kasların çözülmesi ve koordinasyon, yeni kayıtlar yapabilmesi. Mucizeler bunlar, beklenen mucizeler.
                İlk mucizeden sinyal gelmeye başladı sanki, kasların açılmaya başlaması başlamış gibiydi bana göre; gayretine denecek bir lafım yok. Bu kadar azmi beklemiyordum demem lazım. Evet beklemiyordum, arada sürtüşmeler yaşarız diye beklerken bu konuda hiçbir sürtüşme yaşamadık.

Angarya Düşüncesini Yenmek İstiyorum

"Sahil görülüyor"
Bıraksam Sürekli Yatacak

                Yeni güzergahımızda birbirini kesen sokaklara da dalarak yürüdük dinlene dinlene. Dinlenme mesafelerimiz daha da uzadı, kısmi mutluluktan mı acaba yoksa kalıcı mıydı? Göreceğiz birkaç gün içinde. Neredeyse nefes alışlarını bile izliyordum sürekli, elimde değil kendiliğinden gelişiyor her şey; özel bir çaba göstermiyorum izlenecek durumlarla ilgili.
                Hareketlerde adımlar da açılmaya hem de hızlanmaya başladı. Kollarını da sallamasını istedim bir ara ama olmadı, yapamadı beli kambur olduğu için. Beli neredeyse 90 dereceydi ve yere paraleldi gövdesi -belinden üstü- bu nedenle ağırlık merkezi öne kayıyor ve çabuk yorulmasına ve ağrı yapmasına neden oluyordu.