“Yaşamak her şeye rağmen güzel.”
Beylik bir söz öyle değil
mi? Neredeyse hemfikir olmayan yok benden başka. Ben neden mi katılmıyorum?
Katlanmanın neresi güzel
olur? Rezilliğin, gelecek korkusunun, aç bebeciklerin sürekli aramızda
dolaşmasını görmenin neresi güzel? Eminim bazılarına göre güzeldir, onların
gözünde sarı renkli camları olan gözlükleri vardır.
“Yaşamaya çalışmak”
deyimini kullanmak daha kibar bir ifade tarzı belki. Hem anlatan hem de
hissettiren şekilde.
“Hayat dediğin sidikli bir
sokaktır, o sokağı geçebilmek her babayiğidin yiyebileceği bok değildir” sözünü
hatırladım. Sidik kokusunun burun direğini kıran keskin kokusu geldi burnuma.
Artık sidikten başka şeyler de karıştı o sokaklara. Bastın mı bulaşıyor ve koku
alabildiğine yayılıyor nefes kesercesine.
Böyle bir yaşamı hiçbir
canlı hak etmez. Kimsesiz, aç, susuz, açık, çıplak ve yokluk içinde, bir de
sağlık sorunları ilave olunca çekilmeyen yaşam, sürdürülmeye çalışılıyor şükür
ederek.
Aklımdan geçen bir karış
toprak ve başımı sokacak baraka. Güneşten korusun yeter, yağmurdan korumasa da
olur.
En çok özlemini duyduğum
şey küçücük bir toprak parçası, 50 bilemedin 100 metre kare. İçine tek bir oda,
taştan duvar çevresine, içinde bir ocağı olsun yeter, yatak yorgan ayarlanır
bir şekilde. Taşınabilecek kadar uzakta olsun su da olursa değmeyin keyfime.
Yaz kış demem çalışır o kadarcık yerden ekmeğimi aşımı çıkarırım.
Tavuk, köpek, keçi falan
da olursa hani, bal kaymak olur işler. İnek mi? İşler ayna, çal çal oyna. Süt,
yoğurt gani. Bütün kış yiyeceği otu biriktiririm tutam tutam bütün yaz.
Önünde çizi çizi sebzeler,
etrafına da güneşi engellemeyecek şekilde meyveler dikerim mevsim mevsim meyve
versinler. İçine dizi dizi sebzeler, domates, biber, havuç, salatalık,
patlıcan...
Türlü türlü yetişirler, toplar yediğimi yer,
artanlarını kuruturum kış için, asarım bir bez torba içine asarak duvara.
Uzun zamandır böyle bir
özlemim var içimde her gün yeşerterek yaşadığım. Kan ter içinde kalmak
rahatlatıyor, hayal bile olsa. Hayalini yaşamak bile çok rahatlatıcı. Bir
kazma, kürek, bel küreği olursa ne iyi olur toprağın bağrına bağrına basıp,
ciğerini, kalbini sökmek.
Sabahları birkaç günde bir
sıcacık yumurtalarını çalmak tavuklar gıt gıt gıdak dediğinde. Getirip suyla
bile olsa çakıp tavada yemek ekmeği bandıra bandıra.
Her şey ne kadar da bağlı
birbirine. Biri olmayınca diğeri veya diğerleri de olmuyor. Tavuk olmazsa
yumurta olmuyor yani.
23/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.