Perşembe, Ekim 05, 2017

BEYLİK LAFLAR

         
  “Yaşamak her şeye rağmen güzel.”  

            Beylik bir söz öyle değil mi? Neredeyse hemfikir olmayan yok benden başka. Ben neden mi katılmıyorum?
            Katlanmanın neresi güzel olur? Rezilliğin, gelecek korkusunun, aç bebeciklerin sürekli aramızda dolaşmasını görmenin neresi güzel? Eminim bazılarına göre güzeldir, onların gözünde sarı renkli camları olan gözlükleri vardır.
            “Yaşamaya çalışmak” deyimini kullanmak daha kibar bir ifade tarzı belki. Hem anlatan hem de hissettiren şekilde.
            “Hayat dediğin sidikli bir sokaktır, o sokağı geçebilmek her babayiğidin yiyebileceği bok değildir” sözünü hatırladım. Sidik kokusunun burun direğini kıran keskin kokusu geldi burnuma. Artık sidikten başka şeyler de karıştı o sokaklara. Bastın mı bulaşıyor ve koku alabildiğine yayılıyor nefes kesercesine.
            Böyle bir yaşamı hiçbir canlı hak etmez. Kimsesiz, aç, susuz, açık, çıplak ve yokluk içinde, bir de sağlık sorunları ilave olunca çekilmeyen yaşam, sürdürülmeye çalışılıyor şükür ederek.
         Aklımdan geçen bir karış toprak ve başımı sokacak baraka. Güneşten korusun yeter, yağmurdan korumasa da olur.
            En çok özlemini duyduğum şey küçücük bir toprak parçası, 50 bilemedin 100 metre kare. İçine tek bir oda, taştan duvar çevresine, içinde bir ocağı olsun yeter, yatak yorgan ayarlanır bir şekilde. Taşınabilecek kadar uzakta olsun su da olursa değmeyin keyfime. Yaz kış demem çalışır o kadarcık yerden ekmeğimi aşımı çıkarırım.
            Tavuk, köpek, keçi falan da olursa hani, bal kaymak olur işler. İnek mi? İşler ayna, çal çal oyna. Süt, yoğurt gani. Bütün kış yiyeceği otu biriktiririm tutam tutam bütün yaz.
            Önünde çizi çizi sebzeler, etrafına da güneşi engellemeyecek şekilde meyveler dikerim mevsim mevsim meyve versinler. İçine dizi dizi sebzeler, domates, biber, havuç, salatalık, patlıcan...
Türlü türlü yetişirler, toplar yediğimi yer, artanlarını kuruturum kış için, asarım bir bez torba içine asarak duvara.
            Uzun zamandır böyle bir özlemim var içimde her gün yeşerterek yaşadığım. Kan ter içinde kalmak rahatlatıyor, hayal bile olsa. Hayalini yaşamak bile çok rahatlatıcı. Bir kazma, kürek, bel küreği olursa ne iyi olur toprağın bağrına bağrına basıp, ciğerini, kalbini sökmek.
            Sabahları birkaç günde bir sıcacık yumurtalarını çalmak tavuklar gıt gıt gıdak dediğinde. Getirip suyla bile olsa çakıp tavada yemek ekmeği bandıra bandıra.
            Her şey ne kadar da bağlı birbirine. Biri olmayınca diğeri veya diğerleri de olmuyor. Tavuk olmazsa yumurta olmuyor yani.

23/

                                                                                                                           Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.