![]() |
"Beyin MR" |
Yaşa bağlı beyin yavaşlaması olup olmadığından emin olmak için başka testler de yapıldı. Demans -yaşlılığa bağlı beyin aktivite eksilmesi, hafıza kaybı- değildi.
Psikolojik testler de yapıldıktan sonra teşhisler konuldu.
Parkinson ve psikoz
teşhislerini ilk duyduğumda oldukça endişelendim. Halüsinasyondaydı tamamen.
Bazen çevresini hatırlamıyor hayali bir dünyada yaşıyordu.
Yapılacak bir şey
kalmamıştı benim için, çalıştığım şantiyeden acilen ayrıldım. Birlikte yaşamaya
başladık ancak haftalık kontrollere gidiyorduk doktorlara. Her gidişim benim
için yıkıma doğru yaklaşıyordum. Bir anda vardan yoka ulaşmıştım ışık hızından
daha hızlı olarak. Artık hafıza kaybı ve Parkinson’u olan bir hastayla
birlikteydim, kabullenmeliydim bunu, kabullenmem demek emekli olmam demekti
yaşamımdan, nöbetçiydim artık yaşlı hastama.
Kabullenmek çok zor
geliyordu durumumu, hiçbir zaman böyle bir son düşünmemiştim. Duygularım özet
olarak çöküntüydü tek bir ifadeyle. Başka hiçbir şey düşünemez durumdaydım. Her
saniye hastayı nasıl ayağa dikebilir, bu dünyaya nasıl döndürebilirim sorusuyla
uğraşıyordum.
Sabah 08 de başlayan
ilaçlar 21,30 civarına kadar ikişer saat arayla devam ediyordu. Yaşlı ama bebek
kadar hafızası ve aklı vardı, halüsinasyonda olduğu zaman da yaşlılığın gücü
ortaya çıkıveriyor önüne geçebilmek oldukça zor oluyordu. Böyle zamanlarda
tahminlerde bulunarak anlamaya çalışıp sinirlerini yatıştıracak sakin
davranışlarla ikna yöntemine gidiyordum ama oldukça zaman alıyordu.
![]() |
"Demans testleri" |
İlaçlarını ve yemeğini
hazırlamam gerekiyor aynı zamanda da geceleri temkinli olmam gerekiyordu her
ihtimale karşı. Beni düşman belleyip boğabilirdi bir anda. İşte en büyük
tehlike buydu. Yalnızlığın getirdiği çaresizlikleri sonuna kadar yaşıyordum
istemeden.
Ölümle burun burunaydım
geceleri her saniye, gözlerim yumulu olduğu her an bu tehlike vardı. İlk
günlerden itibaren evden dışarıya çıkıp yürümeye başladık birlikte. Her yirmi
metrede bir dinlenme ihtiyacı hissediyor kalbi çarpmaya başlıyor, terliyordu.
Mecburen dinleniyorduk.
Eylül sonu civarında
olmamıza rağmen havalar oldukça sıcaktı. Sinirlerim harap durumdayken onu
anlayabilecek durumum da yoktu. Yürüyerek hem kendimi evden dışarıya atmış
oluyordum hem de onu gezdirmek ve yürüterek kaslarının açılmasını
hedefliyordum. Mantıksal yaklaşıyordum durumuna ve kendi kendimizin doktoru
olmaktan başka çaremiz yoktu elimizde. Her ne kadar ilaç kullanıyor olsak da
araştırmalarımdan edindiğim bilgilere göre Parkinson’un çaresi olmayıp
kullanılan ilaçlar da deneme amaçlı ya tutarsa tarzındaydı. Tutarsa bile ancak
rahatsızlığı yavaşlatarak ilerlemesini uzatmış olmaya yarayacağını biliyordum.
Beyin üzerine bilgi
dağarcığımı yokladım ve ilave araştırmalar yaparak yeni yapılmış olan yayınları
ve kitapları edinerek okudum. Çok şey öğrendim kısa sürede ve beyinin nasıl bu
duruma geldiği ve çalışma prensibi konusunda bilgilerime önemli bilgiler ilave
olmuştu. İşte bu bilgilerin ışığında hareket etmenin bizim için çok önemli bir
durum olduğu konusunda fikrim sabitlendi.
Beyninde protein plağına
dayalı bir durumdu her şeyin sebebi teşhise göre. Protein deyince protein
içeren yumurta gibi besinleri kısarak özellikle yumurtayı kısarak ağırlık
olarak bakliyat ve tahıl ağırlıklı beslenmeye karar verdim.
Beslenmesinde el
titremesinin getirdiği sıkıntı çok fazlaydı. Bu nedenle dışarıda yemek yememiz
sıkıntılı oluyor, genellikle evde yiyorduk.
30/
Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım. Sizide bloguma,izleyicilerim arasına beklerim :)) www.nurunblogu.tk
YanıtlaSilteşekkür ederim Blogby Nur.
Sil