"Bitkin adam" |
Belediye başkanıyla görüşüp
fikirlerini anlatmalıydı ve kurumsal yardım istemeliydi, en azından denemeliydi
durumu içinde uhde kalmaması için. Kafasında netleştirdi her şeyi en küçük
detaylarına kadar.
Öncelikle projenin genel
durumunu, hitap edeceği kesimi ve ihtiyacın neden gerekli olduğunu, bu durumun
bir insanlık görevi olduğunu düşündüğünü anlatmaya çalışmalıydı.
Yaşlılar âtıl durumda
görülüyor genellikle. Bu nedenle de aktif hayattan koparak pasifize oluyorlar
yaşam içinde ve aile içinde. Her şeyin hazır sunulması düşünülüyor genellikle.
Özellikle kent merkezlerinde bu durum daha da kötü. Küçük yerleşimlerde aile
içinde karınca kararınca kendi isteğiyle katkıda bulunabiliyor ve psikolojik
bakımdan günü yaşayarak kendini dinlemesi ve bir şeye yaramaz durumu ortadan
kalkarak yaşamdan kopmadan hayatının kalanını yaşıyor.
Kent merkezlerinde izolasyon
kendiliğinden geliyor iş yaşamından kopup, çoluk çocuklar evlenip kendi
yuvalarını kurunca. Çocuklar kendi yaşamlarının derdine düşmekten yaşlıları
ister istemez farkında olmadan ihmal ediyorlar. İhtiyarlar günlük yaşamlarını
komşularıyla görüşerek, park veya benzeri yerlerde vakit geçirerek
geçiriyorlar, monoton bir yaşama sürükleniyorlar isteseler de istemeseler de.
Bu âtıl durumun önüne geçmek
için yerel yönetimler çözümler aramalı. Bu çözümler içinde günlük yaşlı bakım
merkezleri şeklinde düşünülebilir başlangıç olarak.
Eli kolu sağlam olan,
rahatsızlığı bulunmayan yaşlılar günlük aktiviteye katılmak için kişi başı
yirmişer metre kare veya ellişer metre kare civarında hobi bahçeleri
tasarlanarak kendilerinin meşguliyeti sağlanabilir isteyenlere. Sağlık
görevlilerin bulunduğu bir merkez çevresinde oluşturulabilecek bu tür bir hobi
bahçesi onların uğraşı alanları olabilir.
Merkez içinde el sanatlarıyla
ilgili küçük bir atölye oluşturulabilir, bu tür el sanatlarıyla ilgili ücretsiz
kurslar düzenlenebilir...
Bir süre dinledi kendini.
Aslında kendini dinlemek hoşuna gitmiyordu son zamanlarda çünkü rahatsız
oluyordu düşündüklerinden, engelleyemiyordu aklından geçenleri.
Ha çok düşünürsün sen bu gibi
şeyleri, herkesin derdi sendin ya senin dediklerini hemen de uygulamaya
sokarlar, şu memleketin haline bir baksana bir kez. Kurtul artık kurtul şu at
gözlüğünden de bir bak çıplak gözle. Kızmaya başladı kendine.
İçinde kendine düşman bir
yabancı vardı ve kendisini günah keçisi olarak kullanıyordu sürekli, farkına
vardığında tedirginlik yaşamıştı ve dehşete düşmüştü. Kendisini nasıl
kullanabildiğini düşünmeye başladı.
Düşünmez olsaydı, arka arkaya
dizilmeye başladı kafasında düşmanca düşünceler. İçindeki düşman “babanı döv”
diyordu ve onun duyguları değişiyordu. Tersine mi? Hayır hayır, aynı yöndeydi
duyguları. Babamı döveyim mi? Dedi kendi kendine ve bir tuhaflık olduğunu
hissediyordu ama önüne geçilmez bir duygu ve istek gibi durmaya başladı önünde.
28/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Çok ilginç yazıyorsunuz. Bir günümü ayırıp, ilkinden başlayarak okumak istiyorum sizi. Zira ben öylesine yorum yapamam. Anlatılmak isteneni anlamam lazım. Aşağılarda geçiş yaptınız. Üstte yazdıklarınız çok yerinde öneri ya da dileklerdi. Bloğunuzu bir gün enine boyuna okuyacağım Halil Bey. Yorumlarımı da yapacağım tabii ki. Elinize sağlık. Görüşmek üzere. Selamlarımla.
YanıtlaSilEce Hanım, teşekkür ederim ilginiz için. Sizin gibi usta bir bloger'ın dikkatini çekebilmiş olmak benim için sevindirici. Yorumunuzu merakla bekleyeceğim.
YanıtlaSilSelam ve saygılarımla hoşça kalın. :)