Pazartesi, Ekim 09, 2017

Rahatlatan Fikir

"Bitkin adam"
                Herkes demez mi “hayal kurun ve arkasından koşun hayallerinizin yılmadan bıkmadan, sakın pes etmeyin” diye. Öyle yapmalıydı kendisi de.
         Belediye başkanıyla görüşüp fikirlerini anlatmalıydı ve kurumsal yardım istemeliydi, en azından denemeliydi durumu içinde uhde kalmaması için. Kafasında netleştirdi her şeyi en küçük detaylarına kadar.
         Öncelikle projenin genel durumunu, hitap edeceği kesimi ve ihtiyacın neden gerekli olduğunu, bu durumun bir insanlık görevi olduğunu düşündüğünü anlatmaya çalışmalıydı.
         Yaşlılar âtıl durumda görülüyor genellikle. Bu nedenle de aktif hayattan koparak pasifize oluyorlar yaşam içinde ve aile içinde. Her şeyin hazır sunulması düşünülüyor genellikle. Özellikle kent merkezlerinde bu durum daha da kötü. Küçük yerleşimlerde aile içinde karınca kararınca kendi isteğiyle katkıda bulunabiliyor ve psikolojik bakımdan günü yaşayarak kendini dinlemesi ve bir şeye yaramaz durumu ortadan kalkarak yaşamdan kopmadan hayatının kalanını yaşıyor.
         Kent merkezlerinde izolasyon kendiliğinden geliyor iş yaşamından kopup, çoluk çocuklar evlenip kendi yuvalarını kurunca. Çocuklar kendi yaşamlarının derdine düşmekten yaşlıları ister istemez farkında olmadan ihmal ediyorlar. İhtiyarlar günlük yaşamlarını komşularıyla görüşerek, park veya benzeri yerlerde vakit geçirerek geçiriyorlar, monoton bir yaşama sürükleniyorlar isteseler de istemeseler de.
         Bu âtıl durumun önüne geçmek için yerel yönetimler çözümler aramalı. Bu çözümler içinde günlük yaşlı bakım merkezleri şeklinde düşünülebilir başlangıç olarak.
         Eli kolu sağlam olan, rahatsızlığı bulunmayan yaşlılar günlük aktiviteye katılmak için kişi başı yirmişer metre kare veya ellişer metre kare civarında hobi bahçeleri tasarlanarak kendilerinin meşguliyeti sağlanabilir isteyenlere. Sağlık görevlilerin bulunduğu bir merkez çevresinde oluşturulabilecek bu tür bir hobi bahçesi onların uğraşı alanları olabilir.
         Merkez içinde el sanatlarıyla ilgili küçük bir atölye oluşturulabilir, bu tür el sanatlarıyla ilgili ücretsiz kurslar düzenlenebilir...
         Bir süre dinledi kendini. Aslında kendini dinlemek hoşuna gitmiyordu son zamanlarda çünkü rahatsız oluyordu düşündüklerinden, engelleyemiyordu aklından geçenleri.
         Ha çok düşünürsün sen bu gibi şeyleri, herkesin derdi sendin ya senin dediklerini hemen de uygulamaya sokarlar, şu memleketin haline bir baksana bir kez. Kurtul artık kurtul şu at gözlüğünden de bir bak çıplak gözle. Kızmaya başladı kendine.
         İçinde kendine düşman bir yabancı vardı ve kendisini günah keçisi olarak kullanıyordu sürekli, farkına vardığında tedirginlik yaşamıştı ve dehşete düşmüştü. Kendisini nasıl kullanabildiğini düşünmeye başladı.
         Düşünmez olsaydı, arka arkaya dizilmeye başladı kafasında düşmanca düşünceler. İçindeki düşman “babanı döv” diyordu ve onun duyguları değişiyordu. Tersine mi? Hayır hayır, aynı yöndeydi duyguları. Babamı döveyim mi? Dedi kendi kendine ve bir tuhaflık olduğunu hissediyordu ama önüne geçilmez bir duygu ve istek gibi durmaya başladı önünde.

28/

                                                                                                  Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Çok ilginç yazıyorsunuz. Bir günümü ayırıp, ilkinden başlayarak okumak istiyorum sizi. Zira ben öylesine yorum yapamam. Anlatılmak isteneni anlamam lazım. Aşağılarda geçiş yaptınız. Üstte yazdıklarınız çok yerinde öneri ya da dileklerdi. Bloğunuzu bir gün enine boyuna okuyacağım Halil Bey. Yorumlarımı da yapacağım tabii ki. Elinize sağlık. Görüşmek üzere. Selamlarımla.

    YanıtlaSil
  2. Ece Hanım, teşekkür ederim ilginiz için. Sizin gibi usta bir bloger'ın dikkatini çekebilmiş olmak benim için sevindirici. Yorumunuzu merakla bekleyeceğim.
    Selam ve saygılarımla hoşça kalın. :)

    YanıtlaSil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.