Kapı |
Ben
kesin sıyırıyorum bu kafayı; yıllar, yıllar öncesinde neredeyse 40-45 yıl
öncesinde orta birdeyken ev sahibi nineye -yaşlı, yalnız bir kadın, nine derdik
kendisine- ihtiyar delikanlı- babam olur kendileri, babam demiyorum artık çünkü
çocuğum gibi bakmak zorundayım, bu duruma şartlandım galiba- “sıkılır, utanır
evlendiğimizde evimize geldiğinde buz dolabını açıp da içinden bir şey alıp
yemez; önüne koyulmazsa acından ölünceye kadar bir şey alıp yemez evde.”
Dediğimi net hatırlıyorum, kapı eşiğindeydik üçümüzde ve babam benim yanıma
gelmiş gidecekti o an, ayakkabılarını giyerken nine gelivermişti dışarıdan ve
ayak üstü “hoş geldin, oğlanı mı merak ettin” demişti.
Ben de çocuk aklımca babamı kurtarmak için utanmasın, sıkılmasın diye onun adına konuşmuştum nineyle. Gülümsemişti şaşkın şaşkın “olur mu yavrum öyle şey, niye utanıp sıkılsın yaban yer mi senin ev baban için, kendi evi sayılır” demişti nine de. Babam da gülümsemişti.
Ben de çocuk aklımca babamı kurtarmak için utanmasın, sıkılmasın diye onun adına konuşmuştum nineyle. Gülümsemişti şaşkın şaşkın “olur mu yavrum öyle şey, niye utanıp sıkılsın yaban yer mi senin ev baban için, kendi evi sayılır” demişti nine de. Babam da gülümsemişti.
Babamın
-ihtiyar delikanlı- hatırladığı yok böyle bir şeyi, sordum kendisine. Benimki
de iş mi yani, adam yarım saat önce ne yediğini unutuyor neredeyse büyük bir ev
olsa yaşadığı yer ev içinde kayıp olacak gittiği yerden dönemeyecek çıktığı
yere, ben se 40 yıl öncesinden birkaç dakikayı soruyorum. Ne gariplikler var şu
dünya da değil mi, işte garipliğin biri de böyle bir soru sormak bu adama.
Haa!
Neden bahsettim böyle bir durumu, kime ne sanki benim yaşamımdan birkaç
dakikası. Şundan dolayı bahsetmek istedim. Zınk diye aklım açıldı birden
merdiven basamaklarını çıkıp, kapıya anahtarı soktuğumda tam çevirecektim ki
aklıma geliverdi; o kadar canlıydı ki gözlerimin önünde o anlar. Nine de
yanımızdaydı aynı o günkü gibi. 40 yıl öncesinde dediklerimi 40 yıl sonra
yaşıyorum, evet yanlış okumadınız, tam da 40 yıl civarında süre öncesinde söylediğim
şeyler bir bir çıktı karşıma.
Bu
adam benim eve geldiğinde kesinlikle bir güne bir gün herhangi bir şeyi kendisi
alıp da ağzına koymadı önüne koyulmadıktan sonra. Ne zaman sofra kuruldu,
oturdu sofraya karnını doyurdu, bir bardak su da istemedi kimseden. Ben
istemesine gerek kalmadan veriyordum belki de ondandır ne bileyim. Herife
çocuğu olarak sanki ben babalık yaptım ona. Kızıyorum aklıma geldikçe, kızdıkça
da elimi eteğimi çekmek istiyorum artık; ne hali varsa görsün diye geçiriyorum
içimden…
Al
işte, iş mi bu düşündüğün? Oğlum hakikaten kafayı sıyırıyorsun ya da sıyırmak
üzeresin; daha da ilerisi kesin sıyırmışsın. A be oğlum, tosunum, kuzum bu adam
şimdi hasta, hasta; anladın mı? Hasta! Yapmaya kalksa bir şey yapamaz,
yapmamışta zaten, yumurtaya en fazla menemene talim etmiş, kuru ekmeğin
dışında. Ha, evet domates, hıyar çok yemiştir canım
Belki
de başka sebepler vardır, ne bileyim çekinmesine neden olmuştur karşılaştıkları
o yüzden rahat davranamamıştır. Diken üstünde durmasının altında yatan nedeni
sordum bazen fırsat kollayarak ama bana bir şey söylemedi, söylemez de bilirim
belki hafıza kaybında bir şeyler söyler umuduyla sormalıyım belki şimdi.
Kazınmıştır beyninin bir köşesine, yaşamını bu kadar etkilediğine göre o pelte
kılıklı bulur çıkarır onu benim kutular gibidir nasılsa bir yerlerde sıkış
tepiş olmuş ezik büzük, eskimiş silik de olsa bir şeyler bulur çıkarır o, iyi
akıl etti yahu, fırsat bulduğumda sohbet etmeye çalışayım bu konuda.
Hani
derler ya içini dışını bilmek diye galiba biliyorum içinin dışının çoğunu,
bilmediklerim de oldukça fazla görünüyor şu zamanlarda. Hiç tanıdığım
birisiymiş gibi gelmiyor bazen ve çok şaşırıyorum o zaman. Az çok tahmin
edebiliyorum etkilendiği şeyleri, ne diyeyim; söylenecek fazla söz yok, elimi, dilimi
tutsam iyi olacak. Biz neyse, olan oldu nasılsa ve dönüşü yok bu hayatın hiçbir
aşamasına, bundan sonrasına bakmak daha akıllıca artık. Öğrenmişim biraz yahu,
aferin bana. İşte böyle oğlum, aferin aferin, adam olacaksın artık ama benim
gözler görmeyecek, gözlerim arkada gidecekler tahtalı köye(!)
48/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.