Pazartesi, Ekim 02, 2017

Sevenin Derdini Sevenler Anlar

             
  Borsa ve Foreks konusunda çok şey öğrendim ama canımın tezliğinden sabır gösteremedim ve kaybettim. Fena sayılmazdı kayıp miktarı ama kendime seans parasına saydım kaybettiklerimi, öğrenmemin bedeli saydım. Bir iş kurup zarar ettiğimi düşündüm ve kabullendim kolaylıkla. Bu yüzden borsa ve foreksle ilgili programları izlerken farklı bir gözle değerlendiriyorum her şeyi. Ha unutmadan iktisat, ekonomi hakkında da çok şeyler öğrendim bu arada. En zayıf ve bilgisiz olduğum alanmış iktisat, ekonomi yani para bilimi hakkında zır cahil olduğumu anladım bedelini fazlasıyla ödeyerek.
                Yanlış eğitildiğimi de anlamış oldum. Nasıl mı? “Para kazanmak kolaydır önemli olan ve zor olan harcamasıdır, uygun harcama yapmak, yerine göre harcama yapmak önemlidir, para önemli değildir, el kiridir...” gibi felsefelerim vardı. Hatta babamın bir mektubunda da bu tarz bir soruya cevap vermiştim ona aynısını ve onaylanmıştı. Demek ki o da yanlış felsefedeymiş ki bir şey yapamadı birçok fırsatları varken elinde. Ya da yapmayı düşünemedi belki de.
                  Son zamanlarda bir şeyi çok düşünmeye başladım. Belki de ilk defa bu kadar fazla ihtiyaç duyduğum için böyle düşündüm. Bugüne kadar böyle şeyleri düşünen ve ihtiyaç duyan kaç kişiler, kaç bin, kaç yüz bin belki de milyon hatta yüz milyonlar düşünmüştür bu dünyanın bir yerlerinde.
                Şöyle insan aciz, yalnız ve kimsesiz hissettiğinde kendini, birkaç dakikalığına da olsa kendisini dinleyecek ve elimizden geleni yaparız, meraklanma çaresi var, yalnız değilsin, kendini yalnız hissetme diyecek bir yerler, birileri ya da kurumlar olsa kurumlarda memur bile olsalar işlerini yapmış olmak için bile yapan birilerinin varlığını hissetmek bile insanı rahatlatıyor.
                24 saat uyanık olmak zorunluluğunu hissetmek bile çok kötü bir duygu, ne kadar süreceğinin bilinmemesi bir o kadar daha zor. Uykuyu unutuyor insan. Bazen özlemini çekiyor insan derin bir uykunun ve uyandığında dinlenmiş hissetmenin ne demek olduğunu unuttuğunda daha da önemli oluyor.
                Çocuk yani bebeklik durumu ve ebeveyn olmayla kıyasladım durumumu. Ama kıyaslanması bile hata olur çünkü çok farklı şeyler ve çok ayrı kulvarlarda seyreden iki farklı durum sadece. Birbirine benzediği düşünülür genellikle. Hele dışarıdan bakan gözlere göre tıpkısının aynısıdır.
                “İnsanlar bebek olarak doğar ve yaşlandığında da bebekleşirler” diye düşünülür, bebekle ilgilenildiği gibi ilgilenilmesi gerektiği kabul edilir. Kimsenin de yapabildiğini düşünemiyorum. Bebekler sürekli öğrenirler ve gelişme halinde olurlar, hataları bile sevimlidir, saklayamazlar bir şeyi hatta biraz daha iddialı bir cümle kurarsam sanırım hatalı olmaz. Bebekler kasıtlı bir şey yapmazlar mutlaka arkasında merak ve öğrenme vardır.
                Yaşlılıkta böyle değildir. Bilmişlikleri vardır ve büyüttüklerinin yaptıklarıyla yetinmesini bilemezler çünkü en iyisini kendilerinin bildiğini düşünürler, işte bu yüzden genellikle memnun edilemezler çoğu zaman. Kasıtlı davranışları olur, hele bir de inatlarını derseniz tamam derim ben de. Yaşlılık başka bir şey.
                Ben yaşlılığımda ne kimseye yük ne de bir rahatsızlık vermek istiyorum. Kimse de üzülmesin benden dolayı, bir varmış bir yokmuş olmak istiyorum. Şimdilik böyle duygularım, zamanla neler olacak bilmeden ve kestiremeden yürüyeceğim bu yollarda. Çoğunluğa olan bana da olacaktır mutlaka, eğer şanslıysam kimselere yük ve eziyet olmadan yükümü kendim taşıyarak temiz bir şekilde, inanların gönlündeki hasretimle giderim umarım. Gelecek günler çok şeylere gebe be gündeşlik.

19/
                                                                                                                            Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.