Ev adresi |
Eve
geldiğimiz zaman hemen yemeğe başlıyorum ve en geç bir saat içinde soframız
hazır olur daima.
Ne hamaratım öyle değil mi? 😊 Bazen de değişiklik olsun diye ve aynı zamanda kendine güven gelsin amaçlı dışarıda yiyoruz akşam yemeğimizi. Çünkü insanlar içinde yemek yemeye çekiniyor döküp saçıldığı için ellerinin titremesinden dolayı. Kaşık, çatal tabağa çarptıkça ses çıkarıyor. Aslında ben de ilk zamanlar çok yadırgamıştım durumu ama sonraları kulağım alıştığı için melodi gibi gelmeye başladı artık.
Ne hamaratım öyle değil mi? 😊 Bazen de değişiklik olsun diye ve aynı zamanda kendine güven gelsin amaçlı dışarıda yiyoruz akşam yemeğimizi. Çünkü insanlar içinde yemek yemeye çekiniyor döküp saçıldığı için ellerinin titremesinden dolayı. Kaşık, çatal tabağa çarptıkça ses çıkarıyor. Aslında ben de ilk zamanlar çok yadırgamıştım durumu ama sonraları kulağım alıştığı için melodi gibi gelmeye başladı artık.
Gezilerimiz
iki ana cadde arasında geçiyordu genel olarak. Mahallemizi iki taraftan boydan
boya saran iki ana cadde var. Mahalleyi tanımaya çalışıyoruz bir taraftan,
diğer taraftan da oturulup vakit geçirilecek yerleri öğrenmiş oluyoruz böylece.
Adres
öğrenmesi önemliydi bana göre. Bir yere gittiğinde veya başına bir iş
geldiğinde yardım isteyebilirdi çevresinden kolaylıkla. Adresi bir kâğıda yazıp
verdim eline ve cebinde taşımasını söyledim. Ezberlemesi için de konuştuk,
birlikte çalıştık yemekten sonra. Bir günde olacak işler değil bunlar, haftalar
hatta aylar alacak şeylerdi anlaşılan.
Öğrendiğini
zor öğreniyor ve çabuk, kısa sürede unutuyor. Sürekli tekrarlaması ve
kullanması lazım yeni öğrendiği bilgiyi. Bilimsel anlamda en az yirmi kez
tekrarlandığında ve kullanıldığında kalıcı olurmuş normal halde ama bizde 20
değil 100 olsa da çoğu zaman teori çürüyordu.
Öncelikli
hedefim ev adresini ezbere öğrenmesiydi, minibüs duraklarının isimleriyse
sonraki adım olacaktı ve daha zaman vardı ona. Adresi yazmaya çalıştı bir süre.
Zorlanıyordu tabii ki ama mecburiyet hissediyordu yapabilmek için. İyiydi bu
gayreti, yazdıkları titremeden dolayı çoğu kelimeler veya harfler okunmasa da
bu gayreti el ve parmak kaslarını çalıştırmaya yarıyordu.
Çok
uğraşıyordu bazen ve onu seyrederken çok üzülüyordum ister istemez. Bir süre
çalıştıktan sonra tavla oynamayı teklif ettim. Aslında istemiyordu oynamayı ama
beni kırmamak için kabul ettiğini hissettim. Her zaman beş el üzerinden
oynarken “bu kez üç el üzerinden olsun” dedim ben de.
41/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.