Cumartesi, Ekim 28, 2017

Sizin de Kutularınız Oldu mu?

Kutu
Kutularım

                İnsan kendinden kaçamıyormuş, artık net bir şekilde anladım bunu ve iddiam olmadı hiçbir şey hakkında bu kadar ama bu konuda iddia edebilirim benden iyi öğrenip ve anlayan yoktur diye. Ne bahane uydurursan uydur bir gün yakana yapışacak ve sen de anlayacaksın eninde sonunda; hoş ben kadar anlayamazsın da yine de biraz da olsa bir şeyler öğrenirsin eminim; bekle, gelip yakana yapışmasını bekle emi!
                Yahu bu kadar mı olur ihanet, insanın kendine ihaneti; benimkiler mi hain yalnızca acaba diye de merak ediyorum bazen hani. Olacak iş değil, biri fırt dedi çıktı mı meydana delik dondan bilmem ne çıkar gibi artık zapt et zapt edebilirsen arkasından gelen it sürüsü gibi akın akın takılırlar peşine; hani uyuyamıyorum diyorum ya işte bu yüzden, bu it sürüleri uyutmuyorlar beni havlaya havlaya günler haftalar boyu bazen daha da uzun sürüyor.
                Biliyor musunuz? Sözün gelişi yani, elbette nereden bileceksiniz; bazen korkuyorum gerçekten kafayı sıyıracağım diye günlerce uyuyamadığım zaman. Öncelerinde bu kadar sıkıntım olmadı hiç, umurumda da olmazdı uyumak uyumamak, dedim ya uyumamak için gayret gösteriyordum ve de başarıyordum; ama şimdilerde öyle olmuyor ihtiyarlıktan mıdır nedir anlamadım, korku bastırıyor işte, kötü bir durum bu, kalp sıkışıyor, terliyorsun soğuk soğuk, ne düşüneceğini bilemiyorsun, adım atmaya takatin olmuyor kalkıp vücudu yorsan da uyusan biraz, zaten bitkin halde neresini yoracaksın, yorulacak vücut mu var ortalıkta; canlı cenaze, ha gittim ha gidiyorum deyip duruyor karşında mendebur.
                Ben bu kadar biriktirinceye kadar nasıl dayandım- dayanmışım- acaba hiç sormadım kendime. Hakikaten bu kadarı da fazlaymış. İyi bir toplayıcıymışım, hatırlıyorum orta okulda başladı bu biriktirme huyum. Bir teneke kutu buldum, ne bulduysam attım içine, cıvata, kalem ucu, kalem kırığı, düğme… saymayayım daha derken lisedeyken ilk yıl ev tuttum yine bir odacık, kutumu bulup baş köşeye en göz önüne yerleştirdim hemen onu çünkü en çok kullandığım o oluyordu neredeyse kendimi de atacağım içine sığabilsem, o kadar yani: kutu dolmuş, ne koysam taşıp yere düşüyor, ilave bir kutu yaptım bu sefer kendim.
                Orta okulda el işi derslerinde öğrenmiştim yapmasını kalın kartondan. Kesip biçiyorsun modacılar gibi uygun ölçülerde ve yapıştırıyorsun al sana bir kutu, bir de boyadın mı allı pullu, rengarenk; geç karşısına saatlerce seyret Picasso gibi. Hani şu gülen kadın var ya ona bakmak kadar doyumsuz oluyor, insanın kendisinin yaptığı için midir nedendir bilmiyorum.
                O da dolmasın diye daha itinalı topluyordum içine atacaklarımı. Çöp kutusundan farklı olmalı değil mi; ne de olsa anılar dolu hepsinde de. Kutuya dolduracaklarıma itina gösterdim ama içime doldurduklarıma hiç itina göstermek aklıma gelmedi, keşke demek aptallıktan başka bir şey değil bana göre o   yüzden keşke demek istemiyorum hiçbir zaman. Her kararı ben vermedim mi? Evet ben verdim. Etkilenmedim mi kararımı verirken bir şeylerden veya birilerinden? Ona da evet, etkilendiklerim oldu. Zararını da çektim, sızlanmadan; bilmem neyin davası olmazmış, olmuş bir kere çöz ve yürü tek çare bu; ders de bu.
47/
                                                                                                   Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.