Çarşamba, Ekim 04, 2017

Başını Sokacak Bir Evin Olması Duygusu

               
"Başımı Sokacak Bir Evim Olsa"
       Çocukken -10, 15 yaşlarımda- insanın kimsesinin olmamasının, dünyada yalnız olmasının iyi olabileceği konusunda fikirlerim vardı.
        Hiç dert edineceğin, başına bir şey gelir mi diye üzüleceğin kimsenin olmaması iyi olurdu benim için.
        Çok üzüldüğüm zamanlar olmuştu o zamanlarda da. Gerçi üzüntülü geçmeyen zamanı çok az hatırlıyorum sanki.
                Olabilir mi böyle bir yaşam. “Sanki neden dünyaya çocuk getirirler ki? Üzülmesi için mi? Hoşlarına mı gider çocukların üzülmesi?” işte böyle saçma sapan sorularla doluydu zaman zaman kafamın içi.
                Biraz büyüyünce fikrimde değişiklikler görmeye başladım. Kendime karşı duruyordum çoğu zaman. “Bir insanın çocuğunun olmaması ne kadar da kötü bir şeymiş?” başkalarının üzüntülerini görünce bu konuda, benim de fikrim değişti kısa sürede. Mutlaka doğurgan hanım almalıydım çocukça aklıma göre. Doğurganlığı olmayanın akrabalarında da aynısı var mıdır? Sorusu çakıldı bir çivi gibi kafama ve uzun yıllar çıkmadı çakıldığı yerden. Bu çivi yaşamımın geleceğini etkiledi belki de.
                Her ne kadar saçma ve aptalca düşünmüş olsa da o küçük delikanlı, kızamıyorum ona şimdi. Bilgi işte, ya da bilgisizlik! İnsanı rezil de ediyor vezir de demek ki, zamanla öğrendikçe anlıyor insan bunu. Herkesin dönüp geriye bakınca “keşke şunu yapmasaydım, keşke şöyle yapsaydım” dedikleri mutlaka vardır hayatında. Aksini söyleyenlere inanasım gelmiyor nedense, olabilir mi böyle bir şey, yaşamışsa eğer?
                Yaşamayanlara bir diyeceğim olamaz tabiatıyla, nereden bilsin yaşamadığı yaşamı? İnsan ne olursa olsun, çocuk, fakir, zengin, bey, paşa, kral, dünyanın sahibi; şefkat ve sarılmaya muhtaç. Eğer hissetmiyorsa bunu içinde bir ölü muhafaza ediyordur ve o ölünün ağırlığını taşıyordur farkında olsa da olmasa da.
                Benim içimdeyse ölü yılların yükü var ve ben bunun farkına vardım. Evet farkına vardım ama oldukça geç benim için artık. Ölüyü diriltecek ne bir güç ne de bir heves var içimde. Hiçbir amaç yok yaşlı, hasta, aciz bir insanın geriye kalan yaşamını doldurması için gerekli zamanda ne şekilde olursa olayım ayakta kalayım. Çünkü bana göre onun yaşamı bana bağlı, aksi durumda perişanlığı ve zavallılığı yerlerde sürünür.
                Kızıyor muyum? Evet, zaman zaman. Neden kendisi için bir şey yapmadı? Diye kızıyorum, biraz kendini düşünüp bencillik yapsaydı olmaz mıydı sanki, bu günlerden kesinlikle iyi olurdu, hiç olmazsa kalacak bir evi ve yanında dövse de sövse de bir karısı olurdu. Uzak veya yakın, ayda veya yılda hatta yıllarda bile olsa yanına gelecek çocukları olurdu.
                İnsanın evi olması, başka bir ifadeyle: gidebileceğin bir yerin olması kadar güzel bir düşünce yok bu dünyada. Her zaman, kayıtsız şartsız gidebileceğin bir ev. Evet gece gündüz demeden istediğin her zaman gidebileceğin bir ev. Büyük, küçük, apartman, baraka, çadır, kamıştan, yarı açık, sıcak, soğuk nasıl olursa olsun hiç önemli değil yeter ki olsun.
                Benim hiç gidebileceğim bir evim olmadı hayatımda, hissetmedim, olanına da ne zaman varsam kilitli olurdu zaten ve düşünürdüm her zaman bir sefere anahtarını alacağım götüreceğim diye ama bu sefer de başka şey oldu düşünemediğim; kilitlerin bozulmasından dolayı anahtarlar değiştirilmişlerdi ve vardığımda yine kilitliydi kapılar. Ev sahiplerinin çalışmadan dönmelerini bekledim her seferinde. İşte bu yüzden gidesim gelmiyordu.

21/
                                                                                                                    Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Bir evi olması gerekiyor insanın gittiğinde huzur Bul dug aç karnını doyurdugu eğlendiği derdini paylaştığı bir evi olmalı insanın ve evi olan paylaşmalı evini dışarıdaki aç insanlar keşke herkes sizin gibi düşünse malesef evi olan insanlar daha çok daha çok istiyor sadece bir değil daha fazlasını elde etmek için uğraşıyor güzel Makale 8c8n teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. JD Sezer,
      insanoğlu çok doyumsuz bir varlık. bir türlü yetinmek bilmiyor. insanlar bir süre sonra durup şöyle bir çevresine bakabilseler keşke, belki görürlerdi durumlarını ve ne yaptıklarını.
      Teşekkür ederim. :)

      Sil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.