"Sahil görülüyor" |
Yeni
güzergahımızda birbirini kesen sokaklara da dalarak yürüdük dinlene dinlene.
Dinlenme mesafelerimiz daha da uzadı, kısmi mutluluktan mı acaba yoksa kalıcı
mıydı? Göreceğiz birkaç gün içinde. Neredeyse nefes alışlarını bile izliyordum
sürekli, elimde değil kendiliğinden gelişiyor her şey; özel bir çaba
göstermiyorum izlenecek durumlarla ilgili.
Hareketlerde
adımlar da açılmaya hem de hızlanmaya başladı. Kollarını da sallamasını istedim
bir ara ama olmadı, yapamadı beli kambur olduğu için. Beli neredeyse 90
dereceydi ve yere paraleldi gövdesi -belinden üstü- bu nedenle ağırlık merkezi
öne kayıyor ve çabuk yorulmasına ve ağrı yapmasına neden oluyordu.
Kontrollere
de gittiğimizde bu şikayetini söylemişti doktorlara ancak kas gevşetici uygun
görülmüştü. Yapılacak bir şey yoktu kasların sertleşmelerini gidermekten başka;
bunun da yolu hareketten geçiyordu bana göre. Fazla zorlamadan, özellikle
yürüyüşü mümkün olduğu kadar yapabilmeliydi; bugüne kadar ısrarla da olsa
gayret etti ve şu bir ay içinde bile ilk günlere göre oldukça farklılık vardı
iyi yönde, gözle bile farkına varıyordum değişikliklerin.
Bazı
durumlar kendisine angarya gibi geldiği için beni geçiştirmeye fırsat kolladığı
zamanlar oluyordu, evde olunduğu zaman hiçbir şey demezsem akşama kadar -yemek
ve tuvalet hariç, tuvaletini bile sıktığını düşünüyorum- yatağında yatıyor.
Farkına vardığımda hiçbir şey söylemeden kendisine, karar aldım boş bırakmamak
için. Evde bile olsa sürekli bir şeylerle meşgul olmalı, hareket etmeliydi.
Mahalle
arasından yürüyerek ana caddeye ulaştık, daha öncelerinden Muhtarlığa
uğramıştım kayıt yaptırmak için; uzaktan gördüm ve hemen altında da kahve
vardı. Mahallede yaz kış oturanlar çoğunlukta olması nedeniyle kalabalık
oluyordu bu kahve. Genel durumu da sürekli yaşanılan bir yermiş havası
hissettiriyor.
Karşıya
geçtik birlikte ve kaldırımdan yürürken Muhtarlık yazan dükkânın önünden
geçerken gösteriverdim, başını sallamakla yetindi sadece; nefes nefese olduğu
için. Görünen op ki, ara vermeden kahveye ulaşma niyeti vardı, adımlarını atışından
hissediyordum durumunu, başını hafif kaldırıp kahveye baktı ve karar verdi
sanki ulaşabileceğine.
Her
ihtimale karşı “dinlenelim mi?” diye sorunca “yürüyelim, az kaldı kahveye
nasılsa; kahvede otururuz epeyce” dedi nefes nefese kısık sesle.
Kahve
cadde üzerinde ve kaldırımdan bir metre kadar yüksekte havadar bir yer. Bir
şeyler içerken gazeteleri de karıştırmak iyi geliyor, genel kültürümüz artıyor,
dünyayla bağlantı kurmuş oluyordum. İlk işim gazeteleri elden geçirmek
oluyordu.
Planımız
kahvede otururken değişti, karşıda sahili görünce. Arada dik bir iniş olması
nedeniyle kısa gibi görünüyor yol; oldukça uzak aslında ama delikanlı bilmiyor
bunu, daha önce ben o güzergahtan yaya gelip gitmiştim komşuyla beraber,
biliyorum durumunu yolun. Ama gözüne kestirmiş “gidelim” dedi kendinden emin
bir edayla. Gözlerinde ilk defa parıltı gördüm az da olsa.
50/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
harika bir anlatım olmuş teşekkür etmek istedim
YanıtlaSilersince,
SilBeğenmeniz beni sevindirdi, teşekkür ederim. :)