Çarşamba, Kasım 01, 2017

Angarya Düşüncesini Yenmek İstiyorum

"Sahil görülüyor"
Bıraksam Sürekli Yatacak

                Yeni güzergahımızda birbirini kesen sokaklara da dalarak yürüdük dinlene dinlene. Dinlenme mesafelerimiz daha da uzadı, kısmi mutluluktan mı acaba yoksa kalıcı mıydı? Göreceğiz birkaç gün içinde. Neredeyse nefes alışlarını bile izliyordum sürekli, elimde değil kendiliğinden gelişiyor her şey; özel bir çaba göstermiyorum izlenecek durumlarla ilgili.
                Hareketlerde adımlar da açılmaya hem de hızlanmaya başladı. Kollarını da sallamasını istedim bir ara ama olmadı, yapamadı beli kambur olduğu için. Beli neredeyse 90 dereceydi ve yere paraleldi gövdesi -belinden üstü- bu nedenle ağırlık merkezi öne kayıyor ve çabuk yorulmasına ve ağrı yapmasına neden oluyordu.
                Kontrollere de gittiğimizde bu şikayetini söylemişti doktorlara ancak kas gevşetici uygun görülmüştü. Yapılacak bir şey yoktu kasların sertleşmelerini gidermekten başka; bunun da yolu hareketten geçiyordu bana göre. Fazla zorlamadan, özellikle yürüyüşü mümkün olduğu kadar yapabilmeliydi; bugüne kadar ısrarla da olsa gayret etti ve şu bir ay içinde bile ilk günlere göre oldukça farklılık vardı iyi yönde, gözle bile farkına varıyordum değişikliklerin.
                Bazı durumlar kendisine angarya gibi geldiği için beni geçiştirmeye fırsat kolladığı zamanlar oluyordu, evde olunduğu zaman hiçbir şey demezsem akşama kadar -yemek ve tuvalet hariç, tuvaletini bile sıktığını düşünüyorum- yatağında yatıyor. Farkına vardığımda hiçbir şey söylemeden kendisine, karar aldım boş bırakmamak için. Evde bile olsa sürekli bir şeylerle meşgul olmalı, hareket etmeliydi.
                Mahalle arasından yürüyerek ana caddeye ulaştık, daha öncelerinden Muhtarlığa uğramıştım kayıt yaptırmak için; uzaktan gördüm ve hemen altında da kahve vardı. Mahallede yaz kış oturanlar çoğunlukta olması nedeniyle kalabalık oluyordu bu kahve. Genel durumu da sürekli yaşanılan bir yermiş havası hissettiriyor.
                Karşıya geçtik birlikte ve kaldırımdan yürürken Muhtarlık yazan dükkânın önünden geçerken gösteriverdim, başını sallamakla yetindi sadece; nefes nefese olduğu için. Görünen op ki, ara vermeden kahveye ulaşma niyeti vardı, adımlarını atışından hissediyordum durumunu, başını hafif kaldırıp kahveye baktı ve karar verdi sanki ulaşabileceğine.
                Her ihtimale karşı “dinlenelim mi?” diye sorunca “yürüyelim, az kaldı kahveye nasılsa; kahvede otururuz epeyce” dedi nefes nefese kısık sesle.
                Kahve cadde üzerinde ve kaldırımdan bir metre kadar yüksekte havadar bir yer. Bir şeyler içerken gazeteleri de karıştırmak iyi geliyor, genel kültürümüz artıyor, dünyayla bağlantı kurmuş oluyordum. İlk işim gazeteleri elden geçirmek oluyordu.
                Planımız kahvede otururken değişti, karşıda sahili görünce. Arada dik bir iniş olması nedeniyle kısa gibi görünüyor yol; oldukça uzak aslında ama delikanlı bilmiyor bunu, daha önce ben o güzergahtan yaya gelip gitmiştim komşuyla beraber, biliyorum durumunu yolun. Ama gözüne kestirmiş “gidelim” dedi kendinden emin bir edayla. Gözlerinde ilk defa parıltı gördüm az da olsa.
50/
                                                                                               Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. harika bir anlatım olmuş teşekkür etmek istedim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ersince,
      Beğenmeniz beni sevindirdi, teşekkür ederim. :)

      Sil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.