Çarşamba, Kasım 01, 2017

Mucize, Kaslar Açılıyor

               
"Sahil çay bahçesi"
        Oldukça enerjik bir halde yürümeye başladık iniş aşağıya, arada belini de kontrol ederek devam etti ihtiyar delikanlı. 200 metre kadar ilk kez yürümüştü bugüne kadar. Beni de rahatlattı bu gayreti, yüreğime su serpildi bir nebze de olsa.
                Dedim ya tek bir şey istiyorum, kendi başının çaresine bakabilmesi ve kendi kendine yetebilmesi. Benim için bütün mesele bu ve her şey çözülecekti sanki. Sihirdi bana göre. Hiç olmayan hafızanın geri dönmesi, kasların çözülmesi ve koordinasyon, yeni kayıtlar yapabilmesi. Mucizeler bunlar, beklenen mucizeler.
                İlk mucizeden sinyal gelmeye başladı sanki, kasların açılmaya başlaması başlamış gibiydi bana göre; gayretine denecek bir lafım yok. Bu kadar azmi beklemiyordum demem lazım. Evet beklemiyordum, arada sürtüşmeler yaşarız diye beklerken bu konuda hiçbir sürtüşme yaşamadık.
                İki veya üç defa dinlenmekle sahile indik. Sahilde dinlendik tekrar ve çay bahçesine doğru yürümeye başladık. Çay bahçesine varmadan dönerci gördük, “yemeğimizi burada yiyelim mi bugün?”  Etrafına bakındı ve gördü kendisi de gözleri benimkilerden de keskin her ne kadar katarakt var dedilerse de göz doktorları, görmesinde önemli bir sorun olmuyor gibiydi. Televizyon ve ateşe karşı duyarlılığı vardı, televizyona baktığında kısa sürede sulanma ve ağrı hissettiğini söyleyerek kalkmıştı birkaç kez, ondan sonra da fazla televizyon karşısında göremedim.
                İlaçlarını her zamanki gibi yanına almıştı, yemekten sonra alıyordu benim ikazımla. Masalar hemen hemen boştu, istediğimiz bir masaya oturup siparişlerimizi verdik, içecek olarak da ayran söyledik birlikte. Tavuk döner, ekmek arası tercih etti, ben de aynısını istedim. Ekmek arasını tercih etmesinin nedeni, çatal bıçakla uğraşmak istememesiydi.
                Yemek yerken her zaman acele ediyordu sanki bir yerlere yetişmesi gerekiyor gibi. Bir an önce bitmeliydi, böyle olunca da yeterince çiğneyemiyor ve doyduğunu hissedemiyor diye düşünürdüm. Önemli de değildi benim açımdan.
                Hesabımızı ödeyip her zamanki oturduğumuz çay bahçesine oturduk sahile yakın olan masalardan birisine. Denizin yosun kokusu rahatlatıyor insanı. Her zaman burada oturduğumuzda akşam eve vardığımızda rahat uyuduğumuzu fark etmiştim, temiz ve bol oksijendi galiba etken.

51/
                                                                                                Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.