servis |
Otogarda İç Savaş
Kafamın
içinde dönüp duran sorulara yenileri eklenmeye başlıyor daha sabahın köründe
otogara giderken. Yaz gününde sıkıntı olmuyor ama havaların soğuması kötü oldu,
çelik gibi sabah sabah, nefes aldığımda bile bademciklerim ağrımaya başlıyor
bırakın alnımın sızlamasını. Tedbir almak gerek bundan sonrası yolculuklar için.
Sabah
ezanına doğruydu, mahalleden ana caddeye çıkıp, servis otobüsünün gelmesini
beklemeye başladık. Hava sisli ve nemli, kurtların uluması geldi kulağıma,
kendimi yapayalnız dağ başlarında ıssız ve çorak bir yerde hissediyorum. Kafam
da “ya bir aksilik olursa ya yetişemezsek zamanında, olur ya doktor olmazsa,
internet kahveden niye ayarlamadın randevuyu?..
Daha neler neler yiyip bitiriyorum kendimi, mideme kramplar giriyor,
kalbim sıkışıyor ağzımın içi kuruyup dilim damağıma yapışıyor böyle durumlarda.
Yaşamın fazlalık olduğunu düşünmeye başlıyorum. “Ya daha kötü duruma gelirse!
Ne yaparım o zaman tek başıma, adamı yatağına bağlayıp mı ekmek almaya
çıkacağım dışarıya, şimdilerde hiç olmazsa dışarılara çıkıp hava alabiliyoruz,
o zaman ne olcak, yatağının başında ölümünü bekleyeceksin ihtiyarın. Ne zaman
öleceği de belli olmaz. Vücudu sağlam pek kolaylıkla da olmaz. Yıllar alabilir
başında beklemek, yedirip içirmek, o kadar ağır vücudu nasıl aktarıp dönderirim
ben?..
Servis
arabası geldi, bindik otogara vardık. Bileti aldım, zamanımız var on on beş
dakika kadar. Evden kahvaltı yapmadan çıktık. Çay bohça ya da simitle yapalım
diye, hemen kahvede bir masaya oturduk telaşla ve çay söyledik iki adet simit
aldıktan sonra.
İçim
içime sığmıyor sanki booom diye patlayıvereceğim. Araba birden kalkıverecekmiş
gibi içime bir sıkıntı girdi, neredeyse simidi tek lokmada yutacağım ama çayım
gelmedi henüz, en iyisi çayların gelmesini beklemek. Arabanın da kalkacağı saat
belli ve karşımda beş adım mesafede bekliyor araba bom boş. Kaptan arabayı
çalıştırmamış bile motorunun ısınması için.
Demek ki zaman var yeterince sıkıntı duymamın anlamı da yok o zaman.
Rahat rahat yiyebiliriz simidimizi ve çayımızı da içebiliriz, aceleye getirip
de ağzını yakmanın bir anlamı yok’
59/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.