"Yanan araba" |
Anlaşılan
acele inmemiz gerektiğiydi, neden inmemiz gerektiğini sorgulamanın anlamı
yoktu, ayağa kalktığımda arka yan tarafımızdan alevlerin yükseldiğini görünce
telaşım arttı iyice, babamın kolundan tutup çekerek hızlıca inmeyi düşündüm bir
anda ve tökezliyordu çekmemden dolayı. Zar zor atabildik kendimizi dışarıya ve
uzaklaşmaya çalıştık diğerlerinin arkasından hızla yürüyerek.
Anladım
ki araba birden alev almış ve kaptan durumu erken fark edip yolcuları tahliye
etmiş hemen sağa çekerek ve kendisi de en son kişileri indirinceye kadar
yerindeydi. Arkama baktım bir an ve kaptan da elleri başının üzerinde
koşturuyor bizim arkamızdan.
Arabanın
yanışını izledik bir süre uzakta dikildiğimiz yerden. Herkes bir şeyler
konuşuyor bana uğultu gibi geliyor insanların sesi, hiç kimsenin de ne dediği
anlaşılmıyordu. Epeyce bekledik, itfaiyeler geldi arabayı söndürdüler,
telsizlerinden anonslar geçtiler. Anacık babacık yerine döndü ortalık bir süre
için. Yangın söndürülünce biraz sakinleşti ortam ve “ne olacak şimdi, nasıl
gideceğiz?” soruları sorulmaya başlandı.
Yolumuz
epeyce vardı daha nereden baksan bir saati bulurdu. Beklememiz söylendi “başka
bir araba gelip alacak” denildi herkese. Bazıları yaya ilerlediler, yakınlarda
bir yer olmalı onların ulaşacakları yerler. Babama ilaçlarını aldırıp oturmaya
başladık. Zaman bizim için hiç önemli değildi ne bir bekleyenimiz ne de merak
edenimiz vardı çünkü. Ne zaman varırsak varalım ev yerinde duracaktı ve
kapısını açıp girecektik içeriye. İyi bir şey miydi kötü bir şey miydi
bilmiyorum?
Babamın
jetonu yeni düşmeye başladı anlaşılan. Telaşlı telaşlı etrafına bakınmaya
başladı hiçbir şey söylemeden. Ne olduğunu mu anlamaya çalışıyordu? Oldukça
uzakta ışık göründü herkes “işte geliyor araba” demeye başladı çevremizde.
Gelen ışık hızla geçti bizi, değilmiş…
Nihayet
yeni araba geldi ve bindik, yolculuğumuza devam ettik kaldığı yerden. Arabanın
içi cadı kazanı gibiydi, gelen arabanın içindeki az sayıdaki yolcuların her
biri ne olduğunu soruyor ve herkes de başka başka anlatıyordu soranlara. Ben
bile hayretler içinde kaldım duyduklarımdan. Sanki benim yaşadığım bir durum değilmiş
gibi.
Evet,
yolculuğumuz bitti nihayet ama bizim biraz daha servisle yolculuğumuz olacak
garajdan mahalleye kadar. Ortalık karardı ama sokak aydınlatmaları günlük
güneşlik yapmış sanki ortalığı. Bir değişik geldi gözlerime. Eve gitmeyi canım
istemiyor, az da olsa bir yerlerde oturup çay içmek istiyordum. Hemen eve girip
kasvete bürünmek ağır geldi bir anda.
Evin
yakınında bulunan büyük bir marketin yanındaki durakta indik, her zaman burada
veya bir alttaki durakta inerdik. Markete girip bir şeyler alma bahanesiyle
yöneldik birlikte. Yorgun olduğu belli oluyordu, içeriye girdiğinde dolaşacağı
aklına gelince ayakları gitmek istemedi “ben bekleyeyim burada, sen
alacaklarını al gel” dedi bana yalvaran gözlerle. “Tamam” dedim ama içimde bir
korku başladı, ya alıp başını giderse gecenin karanlığında! Birkaç adım attım
tereddütle ve sonradan vaz geçip yanına geldim “vaz geçtim evde var nasılsa
yarın alırız geri kalanını” diyerek tuttum kolundan yürüdük ilerideki kahveye
doğru.
Dinlenme
mesafesindeydi kahve itiraz etmedi oturmaya, kendisi için de iyi gelecekti bu
mola. Buradan sonrasında eve rahat varırdı dinlenmeden. Birer çay söyleyince
“ben ayran içeceğim” dedi garsona bakarak. Şaşırdım bu davranışına. İlk kez
oluyordu çünkü.
76/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.