"Fener Alayı" |
Fener Alayını Seyretme Planımız
Tören
bittiğinde de acıkmaya başladık. Tam da zamanında bitti, daha öncelerinde
yediğimiz aile lokantası yakınımızdaydı hemen 100 metre ilerimizdeydi.
Caddeyi
karşıya geçip ulaşabileceğiz. Ses yoğunluğu rahatsız etti biraz ama belli etmek
istemedi benim moralim bozulmasın diye. Ayrılmamıza sevindiğini düşündüm.
Karnımızı
doyurduk. Biraz da havadan sudan konuşarak vakit öldürdük onlarla. Tekrar
çıktık lokantadan ve yakındaki kafeteryanın dışarıya atılmış masalarından
birine oturup kahve ve çay içtik. Acelemiz yoktu, zamanımız oldukça bol,
öldürecek şeyler ardık bir süre. Ne yapacağımıza karar veremeyince birer çay
daha söyleyerek oturmaya devam ettik bir süre daha.
Bir
yerde fazla oturmak pek hoşuma gitmiyor son zamanlarda. Eskilerde oturduğum
yerde saatlerce otursam da sıkılmazdım genellikle, kafamda düşüneceğim işler
olurdu ama bu zamanlarda öyle değil; hesaplaşmalarım var kendimle. Kendime
fazla yüklediğimi düşünürüm bazen ama birden gelip saplanıverir beynime bir
hesaplaşma, neden? Diye sorarım kendime o zaman. Cevabını yüzlerce hatta
binlerce verdiğim hem de aynı cevapları verdiğimi hatırlasam da bir türlü ikna
edemem kendimi.
Acizliğime
kızarım kendi kendime, ne derse desin başkası. Neden yapmadın? Sorusuna
cevaplarım da hazır, şartlar; şartlar öyle gerektiriyordu, aç, açıktım,
zavallıydım. Kendim biliyorum ama benden başka kimseler de bilmiyordu, işte
benim de genlerimde kotlu olan maharetim bu. Keşke böyle maharet olmaz olsaydı da
dünya âlem bilseydi zavallılığımı; belki biri çıkar da el uzatırdı, merhem
olurdu yaralarıma.
Sigara
canım istedi. Elimi attım küçük el çantama, çıkardım paketi. Bir tane alıp
yaktım caddeden geçen arabaları seyrederken. Hızlandırılmış filim gibiydi caddeden
geçen arabalar. “Canın çekiyor mu sigara? Çekiyorsa uzakta içeyim.” Dedim
ihtiyar delikanlıya.
“Çekiyor
ama, sen iç, iç burada; ben de nasipleneyim havasından suyundan” dedi
gülümsemeye çalışarak. Şaka yapıyordu, ilklerdendi bu şaka girişimi. Sevindim
durumuna.
Saatlerce
oturduk birkaç çay daha içerek. Bazen konuşmasını teşvik etmek için sorular
soruyordum sohbet olsun diye. Eskilerdendi genellikle sorularım. Kendi
anılarımdan hatırladıklarım birkaç olayı çok net hatırlaması beni bile
şaşırttı, yanlış hatırladıklarım taraflarını düzeltti.
İkindi
serinliği başladı, biz de üşümeye başladık; gündüz daha sıcak olduğu için
kıyafetlerimizi ona göre almıştık. Geriye döndük yavaş ve dinlenmiş olarak.
Geçerken marketten ihtiyaçları alıp devam ettik eve doğru.
Fener
alayına akşam gitmeye karar verdik, o zamana kadar dinlenecektik evde. Öyle de yaptık.
Fener alayının geçeceği
cadde üzerinde bir çay bahçesine oturduk yine. Fener alayı geliyordu marşlar ve
bando eşliğinde. Ortalık bayram yerine dönüvermişti, insanlar evlerinden
dışarıya dökülmüş, çocukların ve yetişkinlerin ellerinde bayraklar, balonlar
sallanıyordu her tarafta.
İhtiyar
delikanlıda kıpırtılar olmaya başladı, etkilenmişti anlaşılan. Gözlemledim fark
ettirmeden bir süre. Bando dibimizde çalıyor gibiydi. Davul zurna ve zeybekler
de vardı konvoyun en önlerinde.
Zeybek
havaları coşturmaya yetti de arttı bile ortamı. Balkonlarda bile oynuyordu
insanlar büyüklü küçüklü. Delikanlı da coşmakta haklıydı. Kafamızda bir şey
kalmamıştı bir süre de olsa.
55/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.