Perşembe, Eylül 14, 2017

Dedenin Torunu Günlüğü Bulabilecek mi?

Gözüne Takılan Ahşap Kutu

            Hayali seyretmenin zamanı mıydı sanki diye düşünerek hareket etti. Ayaklarını oynatmaya çalıştı sıkıştığı koliler arasında. Etrafına tekrar bakındığında bir kamyona yakın eşya vardı neredeyse orada.
        Her birini tek tek elden geçirmeli tekrar diye düşünüp şimdilik o defterleri bulmaya odakladı kendini.
         Heyecanı arttı birden, ayrılmak istemediğini hissediyordu oradan. Buralarda bir yerlerde olmalıydı kendisine göre.
            Ahşap kasa şeklindeki kutudaydı bütün dikkati, tahtalarının aralığına parmak sığmıyordu, içini de göremiyordu, bir an tahtanın birini sökmeyi düşündü ama nasıl yapacağını bilemiyordu o anda.

          Tekrar etrafına bakındı, tahta aralığına sığabilecek bir şey görmeyi umut ederek. Araya sıkıştırıp zorlayacaktı tahtayı, belki de kırılacaktı. Olsun, şimdilik yapamayacaktı ama ilk fırsatta burasını tekrar elden geçirip bir düzene sokmaya karar vermişti.
            Bolca zamanı olduğunda yapabilirdi ancak bu düşündüğünü. Girdiği kapının arkasında asılı duran bir maşa gözüne takıldı. Yerdeki dağınıklığın üzerine basmamaya özen göstererek kapıya doğru geldi tozdaki izlerine basarak. Maşayı altı eline ve tekrar köşeye yöneldi. Tamam bu iş diye düşünerek maşanın tekini soktu aralığa ve hafifçe zorladı. Tahta iyice çürümüş olduğu için daha zorlamaya kalmadan paramparça oldu, maşa düştü elinden.
"Ateş maşası"
            Tam isabetti, parçalanan tahta aralığından görünen defterler vardı karşısında, hatırlamaya çalıştı, hafızasını zorlayarak. Ne de olsa küçük bir çocuktu o zamanlar, elini attı defterlerin arasına ve en altta görünen defteri çekmeye çalıştı.
                  Görünenlerin en incesiydi. Üzerinde de Nasrettin Hoca resmi vardı, eşeğe ters binmiş haldeydi. Gülümsedi eliyle Hoca'nın resmini okşarken. Çok masal ve fıkra hatırlıyordu kendisine söylenenlerden. Neredeyse tanıyor gibiydi Nasrettin Hoca'yı.
               O kadar sıcak anlatılmıştı ki kendisine, çok yakınmış gibiydi ona. Hele o düdük hikayesi yok muydu, parası olmadığı halde düdük vermişti kendisine, dedesiyle göndermişti de dedesi kendisine vermişti anlattıktan sonra üzüldüğünde, üzülmesin diye göndermiş Hoca.
            Çıkardığı defterin en başındaki sayfayı açtığında -5- yazılıydı kalınlaştırılmış haliyle. Diğerlerini de çıkarmaya cesaret edemedi ve defteri alarak okumak üzere ayrılmaya karar verdi oradan.
                 Öncelikle hepsini elden geçirip düzenleyecekti bir bir, tarihlere göre de ayıracaktı odanın içindekileri. Kim bilir nelerle karşılaşacaktı!
           

                                                                                                                      Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.