Ölümle Burun Buruna
Ah
o pelte kılıklı yok mu, bütün işler onun başının altından çıkıyor. Oyuna getiriyor
tepesinde dolaştığı insanları. Olacak iş mi? Hem tepesinde gezineceksin hem de
madik atacak dalga geçeceksin, hangi vicdana sığar böyle bir nankörlük.
Şimdi
diyeceksiniz siz de: “Ne ilgisi var ne demek istiyorsun? Hadi oradan,
saçmalıyorsun?” evet saçmalıyor gibi görünüyor öyle değil mi? Biricik dediğimiz
başımızın üstünde taşıdığımız, ayağını yere değdirmeye kıyamadığımız biricik
kıymetlimiz beyin bize oyun oynuyor bize bazen, bazen de sıklıkla.
Ne
derler “Söyleyene değil, söyletene bakacaksın.” Evet beyni kullanana bakmak
lazım her halde. Ya suyunu eksik veriyor ya da tuzunu. Yağına akaryakıtına da
bakmıyordur varsan baksan. Bu kadar şeyden sonra gel de iyilik bekle sen ondan,
elbette kendi kafasına göre takılacak, bazen hovardalık yapacak seninle dalga
geçecek, bazen yan gelip yatacak keyfine bakacak güneşin batışını seyredecek
tepeden. Kim bilir bulutlar üstünde de uçuyordur zaman zaman.
Her
şey beyinde başlıyor ve beyinde bitiyor mu?
Biz
ihmal ediyoruz kendimizi ve kendisini zatı alilerini beyin paşayı. Onu aylak
bıraktığımız zaman ya davulcuyla ya da zurnacıyla eğleniyor kendince bize
sormadan. Okyanuslarda yüzüyor, havalarda uçuyor bazen de ayak dibimizde
sürünüyor bize çaktırmadan.
Ölümü
hissetmek nereden geldi aklıma durup dururken? Beyinden geldi, benim pelte
kılıklı dürttü beni yine. Yaşanılan dünyada kendine uğraşacak bir şeyler
bulamadığı zaman tatile çıkarıyor kendini, tatil uzun olunca siz de bilirsiniz
ki dönüşte çalışmak zor gelir, hatta ölüme gidiyor gibidir.
Bir
süre tembel tembel oturduğunda canı sıkılır bazen ve kendine göre uğraşacak bir
şeyler bulur, uğraşır bazen de bize uğraşacak bir iş çıkarır, gıcıklığından.
Artık
durum açıkça ortaya çıkmaya başladı son yıllarda, beyinde salgılanan hormonlara
göre gelişiyor duygu durumları. Tavuk yumurtadan mı, yumurta tavuktan mı?
Döngüsü yaşanıyor. Duygularımıza göre hormon, hormonlara göre duygu, işinize
gelirse diyor. Beslenmenin önemi yok mu? Var elbette. Enerji gerekli
işleyebilmesi için. Yeterli enerjiyi bulamadığı zaman kaytarıp işin kolayına
kaçıyor ve daha az veri işleyip yarım yamalak yapıyor işini.
Yarım
yamalak işler çoğaldığında da kendisi de memnun olmuyor aslına bakılırsa
yaptığı işlerden ve ortalık birbirine karışıyor. Hani diyoruz ya “duygularım
karman çorman.” Bir süre sonra da
içinden çıkılmaz oluyor her şey ve ölümü burnumuzun ucunda hissediyoruz sık
sık. Sık sık olunca da bir şey kanıksamaya başlıyor ve kabulleniyor durumu
kendini geriye çekmeye başlayıp enerji harcamasını asgariye indiriyor
geridekileri kollamak için.
Başa
göre tarak, işinize gelirse diyor. Elinden geleni arkaya koymuyor ve sonuna
kadar direniyor kendince. Anlatmaya çalışıyor gelişmelerle, “gör beni” diyor
ama ne gören ne duyan oluyor.
17/
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Keyifle okudum.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
incidennotlar,
SilTeşekkür ederim. beğenmiş olmanız güzel. :)