"Gizemli yazı" |
İlginç Bulunan Yazılar
Beş satırlık
bir dizeyi tekrarlamaya başladı, bir süre bıraktı okumayı ve ezberine almaya
çalıştı dizeleri.
“ADAM
Zaman
adam etmez insanı,
Adamlık
mayadadır.
Adam
olmayana,
Zaman
bedava;
Harcar
yalnızca,
Hovardaca.”
Hoşuna gitmişti
dizeler, tekrarladı bir süre dilinin ucuyla fısıldayarak. Birisi duysun
istememişti belli ki.
Bir süre tekrarlamadan sonra “Ne demek istemişti acaba?” diye sordu kendine.
Bir süre tekrarlamadan sonra “Ne demek istemişti acaba?” diye sordu kendine.
Acaba okuduğu
defter ilk değil miydi? Üzerinde 1 numarası yazsa da ilk olmayabilirdi de. Dizelere
bakılırsa epeyce yaşanmışlıklar vardı. Düşünceler, sorular sıralanmaya başladı
arkası arkasına. Acılar, tatlılar her ne yaşanmışsa bu defterlerde vardı
elbette, göreceğini ve bulacağını düşünerek devam etti okumaya.
Sevgili |
“Herkes,
yüreğimdeki hasret ateşiyle ölüp gitseydi keşke!
Her okuduğu
satır daha da fazla düşündürmeye başladı Torunu. Kafasının içi karışmaya
başlamıştı.
“Yapılacak başka bir şey yok, okumaya devam etmekten başka” diyerek çevirdi bir yaprağı daha.
Büyük punto yazılarla yazılmış bir yazı daha çıktı karşısına. Epeyce uğraşılmıştı üzerinde zaman zaman.
Bazı satırlar çizilmiş, bazıları tamamen okunmaz duruma getirilmişlerdi. Okunabilenleri zorlukla okumaya çalıştı bir anlam bulmaya çalışarak. Yazılar biraz okunaksız ve iç içeydiler.
Aydınlık gözüyle veya ışıklı bir ortamda yazılmamışlardı ilk yazılırken. İç içe olmasından bunu anlamıştı kendine göre yorumlayarak. Çünkü kendisi de bazen yapardı bu işi.
“Yapılacak başka bir şey yok, okumaya devam etmekten başka” diyerek çevirdi bir yaprağı daha.
Büyük punto yazılarla yazılmış bir yazı daha çıktı karşısına. Epeyce uğraşılmıştı üzerinde zaman zaman.
Bazı satırlar çizilmiş, bazıları tamamen okunmaz duruma getirilmişlerdi. Okunabilenleri zorlukla okumaya çalıştı bir anlam bulmaya çalışarak. Yazılar biraz okunaksız ve iç içeydiler.
"Kafası karışık Torun" |
Aydınlık gözüyle veya ışıklı bir ortamda yazılmamışlardı ilk yazılırken. İç içe olmasından bunu anlamıştı kendine göre yorumlayarak. Çünkü kendisi de bazen yapardı bu işi.
Tam uykuya dalacağı
sırada bir şey geliverir dank diye aklına ve sabaha unuturum diye not almak
isterdi çok hoşuna giden konuları. Karısından az azar yememişti bu yüzden. "Kafayı yemeye başladın galiba sen" derdi çok kızarsa, uyku sersemiyle ne dediğini de anlayamazdı doğru dürüst ve önemsemezdi hiç. Çünkü anladığı "Seeeen" olurdu sadece. Az çok vardı yazma alışkanlığı.
“Bir sürü rahatsız kalabalık,
bir çocuk etmez! Etse etse: bir kalabalık sürü eder. Bir çoban köpeği yeter de
artar bile.
Dile kuvvet, çocuğa cevap
yetiştirmeye!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.