Perşembe, Eylül 28, 2017

Kendine Zaman Ayırdığından Emin misin?

KENDİNE ZAMAN AYIRMAK MI?
"Zamanı Yaşamak"

            “Kendine zaman ayırmak” deyimini duymuşsunuzdur sık sık. Elbette ben de çok sık duydum, okudum; gelip geçti yıllar şimşek hızıyla, kendime ne kadar zaman ayırdığımı tekrar düşündüm hem de inanılmaz sıklıkta. Ne mi buldum? Koskoca bir hiç! Hem de öyle böyle değil, neredeyse 60 yılın içinde iki yıl kadar çıktı muhasebe kayıtlarımda. Anlaşıldı mı şimdi ne demek istediğim. Nasıl da geçti o koca koca yıllar, hiç farkında olmadan neler olup bittiğinin.
            İsterseniz sizler de tekrar bir düşünün, öyle baştan savma değil, düşünmüş olmak için değil; ciddi ciddi, adam gibi, kadın gibi düşünün çünkü ben gibi koskoca bir hiç bulabilirsiniz muhasebe kayıtlarınızda. Ne alacağınız vardır ne de vereceğiniz belki de. Durun durun, vereceğiniz olabilir hala da çoluk, çocuk torun torba sahibiyseniz eğer.
            Muhasebeci o kadar acımasız ve gaddar ki, işinin en küçük detayını bile ihmal etmeden yazıp çiziyor sürekli, istediğin zaman dokümanlar en ince ayrıntılara kadar önünüzde.
            Galiba önce muhasebecinin işine son vermekle başlamak lazım işe. Sonra da ne kadar kayıt varsa elinde, hepsini de yakmak olmalı ki hiçbir belge kalmasın ortalıkta.
            İşin mecazı yanı elbette kayıtları yakmak yok etmek. Ama bir yolu var galiba sonrası için. Hakikaten kendine zaman ayırmak ve içinde bulunduğun zamanı dolu dolu kendin yaşamak, kimseye adanmadan. Nasıl olsa her canlı kendi hayatını yaşayacaktır öyle veya böyle. Belki de örnek oluşturup gelecektekilerin aynı şeyi yapmasının önüne geçilebilir.
            Her şey zamanında yaşandığı sürece güzel, anlamlı ve verimli bence. Yıllar geçtikten sonra gençlik yaşamak özentiden başka bir şey olmayacaktır, aşk, sevgi aynı tatta olmayacak, aynı heyecan duyulmayacaktır. Zaman geçtiğinde geriye dönük yaşanmayacağı ortadadır ayan beyan, her kim başarmaya çalışsa da boşa çabadır bence.
            Hayatı yaşarken çok şeyin bilincinde olduğumuzu düşünürüz, okuyup, görüp, duyduğumuz şeyleri depoladığımız salak beynimize göre. Salak dedim, evet salak mı salak, aklı sıra tembellik yapıp kayıtlarına almadığı şeylerin yerine kendinde zorunluluk hissederek benzeri olduğunu düşündüğü bir şeyi -anı, yaşanmışlığı- getirip yama yapıyor resmin eksik veya yırtık yerine. Hiç düşünmüyor, değerlendirmiyor, uydu mu, uymadı mı diye. Uysa da koyuyor, uymasa da yaptım oldu bitti mantığı var.
            Zamanı yaşarız istesek de istemesek de eğer ölü değilsek. Bazen kendi kararlarımızla bazen de sürükleniriz o zamanın içine. Olaylar ve yaşananlar her zaman bizim istediğimiz yönde gelişmez çünkü: Kararlarımızda eksik veya dikkate almadığımız gözden kaçan bir şey vardır, sürüklenmemize sebep olur kararımız. İstemediğimiz bir zaman süreci yaşarız böylece. Bazen de milli piyango vurmuş gibi hedefi tam da on ikiden vururuz ki şişe şişe patlayacak noktaya geliriz. Egomuz tavan yapar, ne oldum delisi oluruz. Pat diye düştüğümüzde yapıştığımız tavandan, elsiz ayaksız; ne olduğumuzu şaşırırız ve şok yaşarız bir süreliğine.
            Denge her zaman kurulmaya çalışılsa da olmaz bir türlü. Nasıl olsun ki, azgın bir nehirde sürüklenirken şelaleye yaklaşırken. Şelaleden aşağıya kükreyerek akan nehrin azgın suyu cumburlop diye aşağıya itiverecektir az sonra. Gel de denge kur, sıkıyor mu? Çare yok aşağıya düşeceksin ve elinden gelen tek şey nefesini tutmaktır suyun yüzüne çıkıncaya kadar. Yüzmesini bilen için de bilmeyen için de bu gereklidir o anda.
"Zaman kapmaca"
            Yüzme bilmemek ayrı bir sorun elbette, işte o zaman şansına güvenip kandıracaksın kendini ciğerlerin suyla şişinceye kadar ve alın yazını yaşayacaksın paşa paşa. Birisi yazıyorsa şu alın yazısını gelip o anda bir el atıp neden kurtarmaz ki? Demek ki sen kötüsün ve senden kurtulmak istedi o da her kimse. Denemiş gibi yaptı sadece ve sana gösterdi ne olduğunu deney merakının sonucunu, aferin sana sen de deneyi beceremediğini kabullenip sınavdan çaktığını düşündün. Bir dahaki sınava çalışma ve tekrar sınava tabii olma fırsatın yok artık. Güle güle sana yeni dünyana. Tomurcuk memeli huriler ellerinde şarap kadehleri ve arka sıralarında kuyruk olmuş zilli karılar ordusuyla seni beklerler hoş geldin için.
            Sahi düşüneniniz var mı hiç, hep hurilerden bahsedilir, kadınlar oraya vardığında nereye gidecek, hurilerin olduğu yere mi? Sapık mı bunların hepsi ya!  Belki de söylenmeyen bir yer daha vardır kim bilebilir ki?..
            “Hey! Konuyu değiştirme” diyor içimden gürleyen bir ses. Ben o sese kulak vermeyeceğim, herkes nereye istiyorsa oraya gitsin güle güle. Ben biliyorum en azından nereye gideceğimi, “hurilerin yanına.” kadınlar düşünsün bence nereye gideceklerini, ha ha! 😊
            Bu dünya da Nuri’ler yoluna ölüp bitiyorlar, ne yaparlar orada hurilerle, zilli hemcinsleriyle? Çok önemli bir durum bence, siz ne dersiniz? Belki de gitmemektir elden geliyorsa. 😈
            Bu kadar şamata yeter. Şu zamanımızı yaşayalım haydi gelin. Hep birlikte çoluk, çocuk, genç, yaşlı olarak yapalım şu işi. Başkaları için yaşamayalım bir ömrü ve sonunda yalnızlığını hissetmeye başladığında düşünmeye başlayacaksın istesen de istemesen de sürükleneceksin velhasıl düşünmeye doğru. İşte o zaman çok az zamanının kaldığını görüp panikleyeceksin bir anda ve ne yapacağını şaşıracaksın bu sefer de yine hiçbir şey yapamayacaksın.
            Yaşamın özeti: “Sap geldi, saman gitti olacak.” kısaca bir cümle ve çok şey anlatacak okuyanlara belki de belki de hiçbir şey anlatamayacak. İşte böylece, haydin geçelim şöyle kendi yaşamlarımıza, kendi zamanımıza doğru.

                                                                                                                     Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Çocuktan bize vakit kalmıyor ki. Kendimize vakit ayıralım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupada Yasam,
      Hepimiz de aynı şekilde bakıyoruz duruma, belki de yanlışı orada yapıyoruz; çocuklara göre ayarlıyoruz yaşamımızı. Kendimize göre ayarlayarak onlara da model olmayı aklımızdan geçirdiğimiz olmuyor böylece ve zaman ilerleyip yalnız kaldığımızda farkına varıyoruz belki de. :)

      Sil
  2. Çalışmaktan sosyal hayatı unutuyoruz :) kendinimiz düşünmeyi bıraktık bunu başarmak zor gözüküyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. JD Sezer, evet zor, hem de oldukça zor bir iş içinde bulunduğumuz dünyada. düşünecek o kadar çok şey buluyoruz ki kendimize, kendimizi düşünecek fırsatımız kalmıyor. :)

      Sil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.