Çarşamba, Eylül 13, 2017

Hangi Koliyi Açsam?

Parmak Orkestrasının Çaldığı Melodi

            Kararsız gibi görünüyordu hangisini açacağı konusunda. Her birine dokunarak yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirdi parmaklarını, iki elinin baş parmakları hariç dörder parmağı da koliden koliye geçerken güzel bir melodi oluşturuyorlardı “pıt, pıt, pıtı pıtı pıt” diye devam etti bir süre parmaklar melodisi.
           Bu ismi kendisi koymuştu, sesle de eşlik etmeye başladı birkaç koliden sonra “pıt, pıt, pıtı pıtı pıt, ...”
Koliler
            En alttan ikinci ahşap koliye geldiğinde sesi değişti melodinin, durakladı bir an daha. Görünen iki kenarını yukarıdan aşağıya ve yana doğru taradı yavaş yavaş. Kararsızdı hala. Kararsızlığının sebebi belliydi aslında, ortalık dağılacaktı iyice, oradan çıkarmak oldukça zordu.
           Üstünde yedi- sekiz tane koli vardı ve büyük görünüyorlardı, her birini teker teker alıp yanlara koymak gerekiyordu, kaldırırken yırtılıp dağılma riski yüksekti çünkü yıllar yıpratmış ve üzerlerindeki bağlı ipler de dokunulduğunda kopuveriyordu.
            Yıllardır buraya girilmediğinin farkına vardı, hiçbir şeye dokunulmamıştı, Dedesinin ölümünden sonra. Ninesi, Anası, babasının hiç ilgisi yoktu, onlar için çöpten başka bir şey değildi oradakiler, bir an önce temizlenmeliydi ama bir türlü yapamadılar.
             Ninesi, dedesinin ölümünden sonra da yapamadı temizleme işini, bu sefer boşanmaktan değil, içindeki burukluktan uğraşmak istemedi, onlarla teselli buldu kimselere fark ettirmeden; içindeki elemlere çare olmaya başlamışlardı arada sırada aklına gelen bazı anılar, özellikle de “boşan istersen, ya da ben boşarım seni” demesi çınlıyordu kulağında, ne kadar da sıcak ve sevimli söylemişti o cümleleri o zaman farkına varmamışım diye düşünüyordu.
"Günlükler"
            Ninesi birkaç kez kendisini çağırıp gülerek söylemişti dedesinin o sözleri nasıl söylediğini, taklidini yapmıştı erkek sesi çıkarmaya çalışarak “boşarım seni” demişti ve arkasından ağzı kilitlenmişti sanki bir süreliğine. 
           "Balkonda otururken gözü hep o evin kapısında olurdu Ninemin son zamanlarında. Onunla konuşuyor gibi dururdu balkonda, ellerini korkuluklara yaslar, biraz öne eğilir, 'ne halin varsa gör' demişti, kulağımla duymuştum."
            “Ne dedin?” dediğimdeyse “hiç, hiç.. Koskoca bir hiç” demişti, eliyle yüzündeki sineği kovar gibi yaparak ve geriye gelip oturmuştu koltuğuna tekrar.

                                                                                                                      Dedenin Torunu


Görsel: Google Görseller


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.