Gelen-telefon
Telefonumun Titreşimi
Arkadaştan ayrıldıktan
sonra başıboş dolandım bir süre sokak aralarında, bir süreden sonra caddeye
çıktığımın farkına vardım. Arkadaşın üzüldüğü aklıma geliyordu arada bir. Onunla
birlikte üzülmeye devam ediyordum sanki. Her ne kadar onu teselli etmek için “boş
ver, acelesi yok” dediysem de yalan söylemiştim kendisine. Ev en acil
ihtiyacımdı bu aralar çünkü.
Cadde oldukça
kalabalık, insanlar el ele, kol kola dolaşıyorlardı. İçimde bir burukluk
hissetmeye başladım yalnızlığımdan dolayı. İçim yapayalnızdı kocaman dünyada bu
kadar kalabalık arasında. İlk yıllarda pek anlayamazdım bu yalnızlığımı ama
yıllar geçtikçe daha da artmaya başladı içimdeki yalnızlık.
Dünya ıpıssız
gelmeye başladı bazen. Kimseye anlatır türden bir duygu değildi bu, yalnızca
hissedilebiliyordu. Kelimelerin tarif edebileceği bir şey değildi. O kadar
okuduğum roman, hikâye gibi kitapların hiçbirisinde de rastladığım türden
değildi. Anlatılamayacağına karar vererek içime gömmüştüm olduğu gibi.
Her ne kadar
gömülü olsa da bir şekilde nefes alıp çıkıyordu arada bir gün yüzüne. İlk zamanlarda
kadınlarla birlikte olmayı düşünerek yenmeye çalışmıştım bu duyguyu ama yenmek
değil tam tersine daha derinlere gömmüşüm aslında, ne zaman bir kadın aklıma
düşse hortlayıp çıkıverdiğini çoook sonraları fark etmiştim de kendi kendime
söz vermiştim bir daha olmaz diye ama tutabildiğim bir söz değildi.
Şartlar gereği
zaman bulamadığım içindi aslına bakılırsa. Aklımda hep Parkinson denilen bir
bela vardı, beni her şeyden alıkoyuyor ve uzakta olmanın verdiği sıkıntı da
cabasıydı. İşte bu yüzden bir an önce adam gibi bir ev, doğru dürüst mutfağı ve yatacak bir odası olan
yer bile yeterdi bize.
Bir an
telefonun titreşimini hissettim cebimde. Hemen açıp baktım aceleyle acaba bir
şey mi oldu diye. Birkaç kez aranan bir numara görünüyordu ekranda. Bildiğim bir
numara gibi gelmediği için önemsemedim; yine reklamcılardır diye düşünerek
salladım tekrar cebime.
Aradan beş
dakika geçmedi yine titreşimini hissettim telefonun. Açtım tanıdık bir ses
vardı karşımda ve oldukça samimiydi sesi canım, cicimli konuşuyordu. Hafızamı
zorladım, birkaç cümlesinden sonra hatırladım.
“Canım ben
İstanbul’dan dönüyorum bu akşam. Akşama evde olurum önemli bir aksilik olmazsa,
seni de beklerim bu akşam. Hem uzun bir süredir görüşemedik, telefonumu değiştirmiştim
ben sana haber veremedim. Anlatırım geldiğinde. Sakın gelmiyorum deme, darılırım
vallahi. Öptüm canım. Hoşça kal!”
Hiç beklemediğim
bir anda gelen telefonda hiç konuşamadan kapattık telefonu. Bir anda
kilitlenmiştim sanki mevcut içinde bulunduğum çıkmazdan bir türlü çıkıp da
telefonda tamam gelirim bile diyememiştim o anda. Ben halâ ev derdindeydim,
telefonun kapanmasından sonra bile.
Başka bir
zamanki görüşmeyi hatırladım o anda. Yine kalabalıkta bir öğle vakti yürüyordum
ve sesini duyduğumda tüylerim diken diken olmuş tüm vücudum uyanmıştı adeta. Bir
süre oturmak zorunda kalmıştım bankın birisinde onu hayal ederek.
148/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.