Perşembe, Mart 22, 2018

Benim Algılayıcılar

"Sürpriz Kahvaltı"

Benim Algılayıcılar Bozulmuş Galiba!

Her şeye rağmen bu gün kendimi sıkmamayı başarmak istiyorum ve kafamın içindekileri bir kenara koyup biraz da olsa güne yoğunlaşıp, elimden geldiğince günden her saniye hatta her anını keyifli geçirmeyi tasarlamaya başladım; çayımı keyifle yudumlarken ve simitten ısırıkları koparırken.
Günün en fazla hoşuma giden zamanlarından birisi kahvaltı anlarıdır. Kahvaltıda kendime gelip gün boyu aynı canlılığımı korumaya çalışmakla iyi mi edip yoksa kötü mü ettiğimi düşünürdüm arada bir ama bu gün düşünmek istemiyorum artık hiçbir şey beni düşünmeye sevk edemeyecek bu gün. İstifamı verdim bütün dert, kaygı ve elemlere.
“haydi, gidiyoruz, yaptın mı kahvaltını?”  dediğini duyunca arkadaşın kafamı kaldırdım bir an. Neye baktığımı da bilmiyordum ya, neyse! Tepemde dikiliyordu bana gülümseyerek baktığını gördüm. Neredeyse boğazıma takılacaktı ağzımdakiler. Bir anda yutkununca yuvarlanıp gittiler zararsız ziyansız.
Başımı sallamakla yetindim ilk anda boğazımdakini mideye indirmeye uğraşırken. “evet, evet bitti” dedim ama daha da gülmeye başlayınca anladım durumu; elimdeki simitten daha birkaç ısırık alınmıştı ve çay bardakta yarım duruyordu.
“Hadi hadi kalk, yolda giderken güzel bir kahvaltı ısmarlayayım ben sana, yoksa sen tek başına kahvaltı falan yapamayacaksın.” dedi kolumdan asıldı. Ayağa kalktım ve bilgisayarı kapattım, evrakları da kucaklayıp indim aşağıya.
“Gel, bu arabayla gidelim, sendeki kalsın. Gidip geleceğiz hemen” deyince ben de arkasından diğer arabaya yöneldim.  Hareket etti ama içimde değişik bir his oluştu benimle şakaya benzer bir şey mi yapacak acaba diye. Kendisini dikkatle izlemeye başladım bu andan sonra. Haklıyım galiba! Durmadan sokak aralarında dolaşıyor bir türlü ana yola çıkmıyor ve gayet de yavaş kullanıyordu arabayı.
Arabayı yavaş kullanmasını anlayabiliyorum, kazaya meydan vermemek için belki ama ana yola çıkmamasını anlayamıyordum. Ana kahvaltı ısmarlamasını da şehirlerarası yolda bir yerlerde olur diye düşündüğüm için belki de ana yola bir am önce çıkması gerektiği oluşuyordu benim kafamda.
Şehir içinde bir yerde durdu ve arabayı güzelce yanaştırdı kaldırımın kenarına. İndi hiçbir şey söylemeden, arkasından indim ben de. Gözlerim kapalıymış gibi arkasından takip ettim gittiği yol boyunca, elli metre kadar gittikten sonra girdi, ben de girdim içeriye.
“Hoş geldiniz, günaydın efendim” diyen genç bir delikanlı karşıladı girişte bizi. Kendime geldiğimde kahvaltı yapmak için geldiğimizi anladım, neredeyse kahkaha atacaktım salaklığıma.  İçeriye girinceye kadar hiçbir şeyin farkında değildim çünkü.
Pencere kenarında caddeye bakan bir masaya oturduk karşılıklı ve kahvaltı istedik. Arkadaş ve ben arada bir konuşuyorduk havadan sudan. Genelde gevezeliği bol olurdu ama bu gün iyi günümdeyim anlaşılan, fazla gevezelik edip beni cevaplar vermek zorunda bırakmıyordu. Acele etmeye çalışarak bir an önce kahvaltıyı bitirip şantiyeye gidip daha erken dönme niyetim vardı.
Acele ettiğimi görünce: “Ne o, paşaya kelle mi lazımmış?” dedi sırıtarak. “neden?” dedim gözlerinin içine bakarak. Ne dediğini, ne demek istediğini anlamaya çaba gösterdim ama ser verip sır vermeyenlerdene dönüşmüş bu gün sabahtan beridir hiçbir sinyali doğru veremiyor. Ya da benim algılayıcılarda bir bozukluk var.
Ses vermeyince de ağzımdaki lokmayı yutup: “bir an önce gidip gelelim de işlerim var benim. Şu ev işini sıkıştırmam lazım. Gerekirse başka da emlakçılar bulup not bırakmam lazım. Çok sıkıştım ve huzursuzum, kendimi işlere veremiyorum” dedim.
Sırıtmasına devam ederek: “sen rahat yap kahvaltını da gider geliriz ya, kaç saatlik yol şunun şurasında?” dedi lakayt bir şekilde. Benim dediğimi önemsediği falan da yoktu hani. Kendi havasındaydı tamamen. Ne düşündüğünü ne yapmak istediğini kestirmeye çalışmayı bıraktım o anda.
Kalktık birlikte. “sahi ya, ev dedin de, nerelere baktın sen veya nerelerden istiyorsun? Belki gözüme takılan falan olur ya hani, bilirsin işte. Anladın değil mi demek istediğimi?” diyerek bir güzel yol koştu bana. Ben de inandım güzel güzel ve arabaya bindik yola devam.

142/
Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.