Çarşamba, Mart 21, 2018

Gülmenin Faydaları

"Gülmenin faydaları"

Bu Bir İşaret Olmalı!

Yürüyüşten sonra biraz terleyince, günün yorgunluğu çöktü iyice üstüme. Terim vücudumda tamamen soğumadan misafirhaneye gitsem iyi olur diye aklımdan geçirince korkuyla karışık adımlarım hızlandı bilinç dışı. 
Terim sırtımda soğuduğu zaman, hafif de serinlemiş olan havanın etkisiyle eklemlerim, kireçlenmelerimin sızısı illallah çektiriyordu bana, yaşadığım tecrübelerden biliyordum bunu. Korkumun nedeni buydu aslında.
                Bu sefer bilinçli olarak hızlandırarak yürümeye başladım terim soğumasın diye. Misafirhanede güneş enerjisi vardı ve ek ben kaldığım için genellikle; her zaman sıcak su bulabiliyordum. Sıcak suyun altında düşündüm kendimi, gevşeme duygusunun rahatlığıyla biraz daha mahmurlaştım uykumun gelmeye başlamasından dolayı.
                Hemen üstümdekileri çıkarıp attım gelişi güzel yatağın üzerine ve duşa gittim. Sıcak suyu ilk açtığımda oldukça kızgındı ve elimi yakıyordu. Ilıştırdım soğuk su musluğunu açarak. Şimdi daha iyiydi. Hem çok sıcak olursa sinirlerimi uyandırır ve uykum kaçardı. Ilık olması daha da gevşetirdi beni. Mis gibi bir derin uyku çekmenin hayalini kurdum bir an.
                Duşta kaldım biraz. Ilık su sinirlerimi iyice gevşetmiş, leylak kokulu sabun da işe yaramıştı sanki uyuşturucu bir etki yarattı üstümde. Uyku zamanıydı. Kurulanıp iç çamaşır ve pijamamı aceleyle giyip attım kendimi yatağa. İçeride her ne kadar boya kokusunun ağırlığı varsa da artık fazla gelmez oldu burnuma. Alışıyorum galiba “Yeni Gelin’in hikâyesinde olduğu gibi” diye düşünerek gözlerimi yumdum.
                Oldukça dinlendirici bir uykuydu benim için. Deliksiz uyumuştum bu gece. Oldukça hasrettim böyle bir uykuya oldukça uzun zamanlardır. Hemen hazırlanıp çıktım kahvaltı için. Fil kadar da aç hissediyordum kendimi.
                İş yerine indiğimde eleman gelmiş, çay demlenmişti. Bu gün şanslı günümdeyim diye düşünerek gülümsedim kendi kendime. Mutfağa girerken gülümsemem suratımdaydı hala, kendim de farkındaydım bu durumun çünkü az da olsa gerginlik vardı yüzümde, kaslar uzun zamandır alışık olmadıkları bir duruma zorluyorlardı kendilerini.
Gülmenin faydalarını biliyordum elbette. Taa askerlik dönüşünde öğrenmiştim iyice. Ne kadar da yalancıktan gülmüştüm aynanın karşısında o zamanlar, gülmek faydalıdır diyerek. Kendimi inandırmaya çalışıp sırıtan yüz halimi aynada görünce çok komik geliyordum kendime.  Belki de kendi komik olmaya çalışmama gülüyordum, inanmadığım halde kendimi gülmeye zorlamama gülüyordum; her ne idiyse bilmiyordum ama yapmak için de kendimi zorluyordum.
Hatta kahkaha bile atıyordum bazen kardeşimin yanında da “oğlum sen kafayı kırdın iyice, durumun pek hoş değil” diyerek o kahkahaları basıyordu üstelik.
Benim durumum onun işine yarıyordu, gülmesine, hem de kahkaha atmasına sebep oluyordum hiç olmazsa. Kendime faydam yoksa bile başkasına faydam dokunuyordu demek ki.
Bir türlü kendime faydalı olamamanın sıkıntılarını yaşardım sürekli, alışkanlık mı olmuştu ne? Sorduğum ve cevap bulamadığım sorulardan birisi işte yine aklımdan geçen.
"Günaydın, günaaaydın millet!” diye bağırınca yan odadan geldi eleman bayanın sesi. Sesimden tanımıştı da o da aynı tempoda söylemişti günaydın kelimesini. “Çayınızı getireyim mi?” diye sormuştu arkasından. “Sağ olun, ben alıyorum çayımı” diye bağırmıştım melodik bir sesle.
“Bu gün güzel bir gün olacak, eminim ben” dedi kapının önünde gördüm. Gülümsüyordu karşımda. Bir an şaşırsam da, bir anlam veremesem de dediğine “neden?” diye sordum gülümseyerek. “sizi böyle güler yüzle görmek ne güzel! Bu bir işaret olmalı!” deyince anlayıvermiştim durumu. Gülümseyerek teşekkür ettim kendisine ve çalışma masama doğru yöneldim, bitişik odaya doğru.

141/

Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.