Park
Büyük Hayâl Kırıklığımız
Öğle yemeğine
oturduk, birkaç lokma almadan daha, geldi arkadaş. Sevinçli olduğuna göre tip
proje elinde olmalı diye düşündüm; el salladım gülümseyerek. “kaynanan seviyor
seni be!”
“Haklısın,
sever beni kaynanam. Kızını sırtımdan hiç indirmiyorum ki neredeyse yürümeyi
unuttu!” diyerek gülmeye başladı gevrek gevrek.
“oğlum, şimdi
yaktım çıranı işte, kaynanan duyunca ne diyecek bakalım? Merak ediyorum
doğrusu! Buyur gel sofraya haydi.” Kıs kıs
gülmeye başladı, sofraya otururken. “şefim, Onun kaynanası yok ki, baltayı taşa
vurdun şimdi” deyince anladım kıs kıs gülüşünü.
Sohbet koyulaşınca
anlaşıldı, git gide durumu. İyi de bir miras kalmış kendilerine. Ev ve araba
almışlar hanımının üstüne.
“anlayacağınız, ben garip, guraba bir iç güveysiyim. Hanıma şoförlük yapıyorum boş kaldıkça. Sıkıysa aç bir ağzını; hemen kapının önüdür yerin, anladınız mı şimdi benim durumumu?” ağlayacakmış gibi yaparak acındırmaya başladı kendine. Sofradakilerin bazıları da yuttu tabii.
“anlayacağınız, ben garip, guraba bir iç güveysiyim. Hanıma şoförlük yapıyorum boş kaldıkça. Sıkıysa aç bir ağzını; hemen kapının önüdür yerin, anladınız mı şimdi benim durumumu?” ağlayacakmış gibi yaparak acındırmaya başladı kendine. Sofradakilerin bazıları da yuttu tabii.
“abi be,
baldızın var mı, baldızın?” gülüşmeler başladı.
“Şefim,
projeyi aldım, yemekten sonra bak istersen.”
“Tamam.”
Tip proje
üstünde ufak tefek değişiklikler, ilaveler yaptım arazi koşullarına göre. Ustaya
teslim ettik bir kopyasını. Usta sevinerek başladı hemen işe. Üzerinden büyük
bir yük kalkmıştı sanki. Adam yerinde duramıyor, kanat takmış gibi bir oraya
bir buraya koşturup duruyordu. Bir süre izledikten sonra ayrıldık arkadaşla
birlikte.
Yolda geriye
dönerken şehir içine girişte yine telefonla uğraşmaya başladı, hızını
düşürerek. Bir şeyler yapmaya çalışıyor ama bir türlü anlayamadım durumunu. Ben
ise bir an önce büroya dönüp masanın üzerinde yarım kalan işime devam etmek istiyordum.
Hafta sonuna
önemli bir işim kalsın istemiyordum ve cumartesi biraz daha erkenden yola
çıkmak istiyordum. Biraz daha oyalanınca sıkıştırdım ama laf alamadım ağzından.
Bir türlü büroya gitmek istemediğini anlamıştım sadece.
“beni bırak o
zaman” dediysem de inat etti bırakmamak için. Bir kafeteryaya oturup kahve
söyledik birlikte. İkindi vakti yaklaşırken “tamam tamam oldu bu iş.” Dedi ve
ayaklandı hemen. “ev buldum abi ev, sabahtan beri bir türlü açmadı adam
telefonu. Yakaladım nihayet. Haydi, gidip bakalım şu eve. Tam da senin
istediğin gibi. Sakin, yanında güzel bir park var. Köy havasında anlayacağın. Tıpkı
senin istediğin gibi.” Heyecanlıydı, benden de heyecanlı olması beni de
heyecanlandırdı.
Evin olduğu
yere vardık. Beklemeye başladık sahibini. Zemin üstü birinci normal kattı
daire, üç katlı bir bina. Dediği gibi hemen yakınında güzel bir mahalle parkı
var. Yeşillik. Hoşuma gitti çevre de. Parkta dolaşırken “alo, abi!.. Hayrola!..
Neden gelemiyorsun?.. peki, bu gün bakabilme imkanımız var mı?.. Tamam, anladım
abi. Çok geçmiş olsun. Haberleşiriz” kapattı telefonu sinirle:
“Allah kahretsin şansın böylesini! Adamın torunu merdivenden yuvarlanmış, acil hastaneye gitmişler, şu anda hastanede tetkikler yapılıyormuş. Kırık varmış ayağının birinde, alçıya alacaklarmış. O yüzden zaman veremedi ama bu gün bakamayacağız!” dedi, yüzüme üzgün üzgün bakarak.
“Allah kahretsin şansın böylesini! Adamın torunu merdivenden yuvarlanmış, acil hastaneye gitmişler, şu anda hastanede tetkikler yapılıyormuş. Kırık varmış ayağının birinde, alçıya alacaklarmış. O yüzden zaman veremedi ama bu gün bakamayacağız!” dedi, yüzüme üzgün üzgün bakarak.
Büyük bir
hayal kırıklığı yaşadığını görünce teselli etmek bana düştü. Elbette ben de
üzülmüştüm ama onun üzüntüsü daha fazlaydı.
“olsun ya, üzülme bu kadar. Birkaç gün sonra olur en fazla. Sıkıntı değil…”
“olsun ya, üzülme bu kadar. Birkaç gün sonra olur en fazla. Sıkıntı değil…”
145/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
ha haaaa böyle komik yazın iştee ne güzeeel :)
YanıtlaSildeeptone,
Silevet haklısınız, bende sıkılıyorum aslına bakılırsa üzücü şeylerden ama bazen de kaçılamıyor işte pat diye içine düşülüyor. :)