Pazartesi, Nisan 30, 2018

Aç, susuz ve uykusuz geçen üç gün

koltuklar

Üç günlük açlık, susuzluk ve uykusuzluğun ardından

                İçimdekilerin “şangırt” diye yere düşüp parçalandıklarını duyunca irkildim ve kısa sürede kendime gelmem gerektiğini söyledim beynime.Anlamıştım durumunu.
          Halüsinasyonda kalmış ve bir türlü çıkamamış. Birkaç soruyla da durumun derinliğini öğrenince yavaşça ve sakin bir ses tonuyla kollarından tutup kaldırdım “ben hallederim” diyerek ve diğer üçlü koltuğa getirip oturttum önce. Daha sonra ayakucuna iki, üç yastık koyup yükselttim. Başının altına da bir yastık koyup uzanmasını söyledim.

                Üç günlük uykusuzluğun verdiği halsizlikle zorla kıpırdanıyordu, ayaklarının da şiş olması ayrıca acı da veriyordur mutlaka. Hafifçe kıpırdanarak uzandı sırtüstü ve daha başını yastığa koyar koymaz gitti, derin bir uykuya daldı. Ayaklarını kaldırıp çektim yastıkların üzerine ve bir battaniye ile örttüm üzerini.
                Üç gündür aç ve susuz o koltuğun başında oturup beklemiş koltuğu oldukça parçaladıktan sonra. Eğer gelmemiş olsaymışım kesinlikle ayakları şişlikten patlayacak, kangren olacak, kendisi halsiz kalıp koltuk başından yan düşüp başını fayans döşemeye çarpacak… falan bin bir tür kötü ihtimal varmış, ölüm de dahil elbette.
                Başında oturup biraz bekledim, nefes alışını, nabzını kontrol etmek için. Bir süre sonra nabzı ve nefes alışı normale yakın seyretmeye başladı. Rüya gördüğü çok açık belliydi göz kapaklarının hareketlerinden.
                Bir taraftan kendisini gözlemliyor diğer taraftan da koltuk için bir çözüm düşünüyordum. Koltuklar takımdı, salon takımı olarak alınmışlar. Tek koltuğun aynısını bulmak mümkün olmazdı kanımca ama sormaya karar verdim yine de. Takımı yeni olarak alıp yerine koymaya kalksam dünya kadar para edecek, haydi parasından geçtim atacaktım, koyacak bir yerim mi var sanki yenilerini alınca eskileri kendi evime götüreyim.  Yarın –Pazar- bir çaresine bakarım diye düşünüp vazgeçtim koltuk meselesini düşünmeyi. Daha önemli şeyler vardı düşünülmesi gereken. Bir an önce yanıma götürmeliydim ama nasıl, nereye...?
                Sonuçta eşyalı kiralanan bir dairede kalıyorduk geçici bir süreliğine. Öyle olması daha uygundu benim için. Gece boyu hiç kıpırdanmadan güzel bir uyku çekti, sabaha yakın zamana kadar hiç gözlerimi ayırmadan bakıyordum, sabaha yakın suratındaki siyahlık da kayboldu ve suratı normale döndü. İşte o zaman tamamen emin oldum durumundan ve oldukça rahatladım.
                Sabah ezanı okunuyordu hafif kıpırdandı ve etrafına bakınmak istedi sanki bir şeyler arıyormuş gibi. Ben de tam dalmak üzereydim ikili koltuğun üzerinde. Baktım uyanıyor, kahvaltı hazırlamayı düşündüm. Üç gündür bir şey yiyip içmeden duran adam herhalde fil kadar da acıkmıştır diye düşündüm.
                Altı adet yumurta çaktım tavaya, iki domates, biber,  salatalık bolca söğüş yaptım. Peynir, zeytin de yanında. Oldukça iyi bir kahvaltı hazırlamayı istedim. Çay demlendi. Masayı hazırlayınca seslendim kendisine “buyurun delikanlı, sofra hazır” deyince başını kaldırıp baktı. Gülümsediğimi görünce gülümsemeye çalıştı ama beceremiyordu daha. Surat kasları unutmuşlardı.

183/
Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.