koltuklar |
Üç günlük açlık, susuzluk ve
uykusuzluğun ardından
İçimdekilerin
“şangırt” diye yere düşüp parçalandıklarını duyunca irkildim ve kısa sürede
kendime gelmem gerektiğini söyledim beynime.Anlamıştım durumunu.
Halüsinasyonda kalmış ve bir türlü çıkamamış. Birkaç soruyla da durumun derinliğini öğrenince yavaşça ve sakin bir ses tonuyla kollarından tutup kaldırdım “ben hallederim” diyerek ve diğer üçlü koltuğa getirip oturttum önce. Daha sonra ayakucuna iki, üç yastık koyup yükselttim. Başının altına da bir yastık koyup uzanmasını söyledim.
Halüsinasyonda kalmış ve bir türlü çıkamamış. Birkaç soruyla da durumun derinliğini öğrenince yavaşça ve sakin bir ses tonuyla kollarından tutup kaldırdım “ben hallederim” diyerek ve diğer üçlü koltuğa getirip oturttum önce. Daha sonra ayakucuna iki, üç yastık koyup yükselttim. Başının altına da bir yastık koyup uzanmasını söyledim.
Üç
günlük uykusuzluğun verdiği halsizlikle zorla kıpırdanıyordu, ayaklarının da
şiş olması ayrıca acı da veriyordur mutlaka. Hafifçe kıpırdanarak uzandı
sırtüstü ve daha başını yastığa koyar koymaz gitti, derin bir uykuya daldı. Ayaklarını
kaldırıp çektim yastıkların üzerine ve bir battaniye ile örttüm üzerini.
Üç
gündür aç ve susuz o koltuğun başında oturup beklemiş koltuğu oldukça
parçaladıktan sonra. Eğer gelmemiş olsaymışım kesinlikle ayakları şişlikten
patlayacak, kangren olacak, kendisi halsiz kalıp koltuk başından yan düşüp
başını fayans döşemeye çarpacak… falan bin bir tür kötü ihtimal varmış, ölüm de
dahil elbette.
Başında
oturup biraz bekledim, nefes alışını, nabzını kontrol etmek için. Bir süre
sonra nabzı ve nefes alışı normale yakın seyretmeye başladı. Rüya gördüğü çok
açık belliydi göz kapaklarının hareketlerinden.
Bir
taraftan kendisini gözlemliyor diğer taraftan da koltuk için bir çözüm
düşünüyordum. Koltuklar takımdı, salon takımı olarak alınmışlar. Tek koltuğun
aynısını bulmak mümkün olmazdı kanımca ama sormaya karar verdim yine de. Takımı
yeni olarak alıp yerine koymaya kalksam dünya kadar para edecek, haydi
parasından geçtim atacaktım, koyacak bir yerim mi var sanki yenilerini alınca
eskileri kendi evime götüreyim. Yarın –Pazar-
bir çaresine bakarım diye düşünüp vazgeçtim koltuk meselesini düşünmeyi. Daha önemli
şeyler vardı düşünülmesi gereken. Bir an önce yanıma götürmeliydim ama nasıl,
nereye...?
Sonuçta
eşyalı kiralanan bir dairede kalıyorduk geçici bir süreliğine. Öyle olması daha
uygundu benim için. Gece boyu hiç kıpırdanmadan güzel bir uyku çekti, sabaha
yakın zamana kadar hiç gözlerimi ayırmadan bakıyordum, sabaha yakın suratındaki
siyahlık da kayboldu ve suratı normale döndü. İşte o zaman tamamen emin oldum
durumundan ve oldukça rahatladım.
Sabah
ezanı okunuyordu hafif kıpırdandı ve etrafına bakınmak istedi sanki bir şeyler
arıyormuş gibi. Ben de tam dalmak üzereydim ikili koltuğun üzerinde. Baktım uyanıyor,
kahvaltı hazırlamayı düşündüm. Üç gündür bir şey yiyip içmeden duran adam
herhalde fil kadar da acıkmıştır diye düşündüm.
Altı
adet yumurta çaktım tavaya, iki domates, biber,
salatalık bolca söğüş yaptım. Peynir, zeytin de yanında. Oldukça iyi bir
kahvaltı hazırlamayı istedim. Çay demlendi. Masayı hazırlayınca seslendim
kendisine “buyurun delikanlı, sofra hazır” deyince başını kaldırıp baktı. Gülümsediğimi
görünce gülümsemeye çalıştı ama beceremiyordu daha. Surat kasları unutmuşlardı.
183/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.