"Bizim Usta"
Yükü hafifleyen Usta’nın Yaptıkları
Çay kahve faslında bana takılmalar
başladı tek tük ama çok fazla üstüme gelemiyordu kimse. Aynaya bakmak istedim
önce suratımın nasıl göründüğünü merak ettiğimden dolayı. Suratım çok sert
olmalı bu kadar çok etkilendiğine göre millet.
Arada bir gülümsemeye zorluyordum kendimi ama kendim bile inanmıyordum
gülümsediğime, kaslar çok gergindi, kendim bile fark edebiliyordum her birini
teker teker. Birisi tutup geriye asılıyordu sanki.
Öğle vakti
geçmek üzereydi artık, ne kalmıştı şunun şurasında eve gitmek için. Baktım
olmuyor, dayanamıyorum sıkıntıya, birkaç saat kadar da erken çıkardım yola.
İşlerim pek sıkışık değildi bu aralar. İyi bir fikir gibi geldi bana bu
düşündüğüm ve biraz da olsa rahatlattı beni.
İşyerine
vardığımızda, bir arkadaşı yanıma alarak geçenlerde gittiğimiz köprünün
yapıldığı şantiyeye gidip gelmek istedim. Hiç olmazsa kalan zaman daha çabuk
geçerdi benim açımdan. Arabayı da kendim kullanacaktım. Zorunlu olarak kafamı
yola verecek ve dikkatimi dağıtmamaya özen gösterecektim.
Hemen
çıktık. Yol sakindi ama geri dönüş daha yoğun olurdu. Şantiyeye vardığımızda
daha usta bizi yolda tanıdı kahvenin önünde oturuyormuş. İşaretle durdurdu
beni. “çay söyledim abi” dedi kafamı camdan uzatır uzatmaz. Gülmek geldi
içimden ama gülemedim “ne zaman gördün de söyledin çayı?” deyince gülümseyerek
“gelişinizden belli abi, arabayı görür görmez tanıdım. Tam da çayı içtim
kalkmak üzereydim bende.” dedi.
Oturduk,
hemen de geldi çaylar; daha biz arabadan inmeden. Bu kahvenin çayları başka oluyor, geçen sefer
de dikkatimi çekmişti çayın kokusu ve lezzeti. Farklı bir aroması vardı
çayların. İç beni dedirten türdendi. İki bardak çay içtim. Birlikte yürüdük
hemen yüz metre ilerideki köprü inşaatının yanına. Arabayı da yanımda gelen
arkadaş getirdi arkamızdan.
Bizim köprü
yarılamış neredeyse. Kalıp işi yarılamış yani. Demirleri hazırlanmaktaydı yan
taraftaki yaşlı ceviz ağacının dibinde. Bir hafta içinde betonu dökülürdü büyük
ihtimalle.
“abi, çok
teşekkür ederim tekrar, proje için. Valla nasıl desem, o gün eve gittiğimde o
kadar hafiftim ki, yerimde bile oturamadım neredeyse, hanıma bile yardım ettim
mutfakta, ne denk geldiyse; bulaşık, tabak kurulama, salata, masa toplama… daha
sayayım mı!” gülmeye başladı kıkır kıkır.
Yanındakiler de aval aval
bakıyorlardı kendisine ama onun hiç de çekintisi yoktu kendisiyle alay edilmesi
konusunda. Emindi kendinden.
172/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.