Takim |
Soru ve Cevap
“Delikanlı,
diyelim ki sen yetmiş yaşındasın ve on bir tane çocuğun olmasını çok istiyorsun
ve mutlaka yapmak istiyorsun. Ne yaparsın?” ciddi ciddi baktı delikanlının
gözlerine. Ne olduğunu tam anlayamadı sorunun.
“bir
daha tekrarlar mısın sevgili amcacığım, şu sorunu?”
Tekrarladı,
ama gülümseyerek yaptı bu sefer. Delikanlı ayağa dikildi çömeldiği yerden,
etrafına bakındı önce, yutkundu. Ters cevap verse olmazdı, ne esnaflığa ne de
delikanlılığa yakışırdı.
“Hiç
kusuruma bakma amca, ben yapamam o işi, en başta babam ağzıma eder zaten ne
edecekse, o kadar parayı nereden bulacağım ben. Karnımı zar zor doyuruyorum
şunun şurasında.”
Başını
sallaya sallaya gitti içeriye delikanlı. Bir süre sonra tekrar dönüp geldi. Çay
paralarını bozukluk olarak tabağın içine koyulduğunu fark edince: “çaylar
benden amca, helal olsun sana, bu yaşta neler düşünüyorsun vallahi. Ben
düşününce bile başım döndü.”
Yerinden
kalktı gülümseyerek. “neydi o günler, deli gençlik işte! Boşa mı geçti acaba?”
karşıya geçti caddeden. Kaldırıma çıktı: “takım olmadığına göre elinde, boşa
geçmiş demek ki, nesi var bunun bilemeyecek!” gülümsemesi tam oturdu suratına,
dünya daha başka oluvermişti birden.
Adımlarını
daha canlı atmaya başladı sanki bir yere yetişmek istiyormuş gibiydi. Market
uzaktan takıldı gözüne. Bir şeyler alayım diye düşündü. Misafirhanede canı
sıkılıyordu televizyonun karşısında yalnız yalnız. Bu günlerde kimseler
olmuyordu kendinden başka. Biraz meyve almak geçti aklından, canı da çekmişti.
Marketten
alacaklarını alıp çıktığında başını kaldırıp gökyüzüne baktı, gökyüzü
bemberraktı, ilk defa fakına varmıştı bunun. “demek ki uzun zamandır gökyüzüne
alıcı gözle bakmamışım” diye söylendi kendi kendine. Durağa doğru yöneldi ama
bir anda araba geçiverdi aklında. Arabayı nereye park ettim… diye düşünüyordu
ki tamamlayamadan düşüncesini arkadaşından ayrıldığını anımsadı ve durağa doğru
daha hızlı adımlarla devam etti.
Durakta
bekleyen başka insanlar da vardı. Kendine gelmeye başladığını düşününce: “yarın ilk işim adam gibi kıyafet almak
olacak, ihtiyar delikanlıyı –parkinsonlu baba- da hafta sonunda hallederiz.
Oğlum sensin, senin de onunda çaresi, yıkılmanın ne yeri ne de zamanı. Daha da
güçlü olma zamanı.”
Beklediği
otobüs de geliverdi. Otobüste etrafı seyrederek giderken tekrar tekrar aklından
geçirdi birkaç saatlik düşündüklerini. “Cesaret, cesaret oğlum, sakın, sakın.
Lazımsın daha. Sana ihtiyacı olanlar var, senin sana ihtiyacın yoksa bile. Ayak
dire, sakın kapıyı dayaklama emi, yavrum” dedi kendi kendine ve cesaret
desteğiydi bu kendine.
155/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.