Margarin |
Eve erken geldik, elektrikçiler
gelecek diye. Öğleden sonra erken açılırsa elektrik tekrar yürüyüşe çıkar akşam
gelirken de yemeğimizi yer geliriz diye planlıyordum aklıdan. Kısa bir süre
bekledikten sonra geldiler ve biz de rahatladık.
Bir süre
bekledikten sonra birlikte çıktık tekrar yürüyüşe. İlk hedefimiz beş yüz metre
kadardı, biraz zorlanmakla birlikte hedefe ulaştık ve dinlendik. Küçük bir
parktı burası, seyyar bir çaycı simit ve çay satıyordu. Birer çay içtik
beraber, çok iyi geldi bu yorgunluğun üzerine.
Yürüyüş,
yemek, dinlenme derken zaman çok hızlı geçti bizim için. Eve geldik tekrar çok
fazla karanlık olmadan. İlaçların alınmaması tedirgin etse de beni ilk zamanlarda
arıza çıkacak mı diye de merak ediyordum aslına bakılırsa; bu nedenle fazla
üstüne düşmemeyi tercih ettim.
Sabahleyin
her zamanki gibi erken kalkmaya gerek yoktu ama vücut saati erkene ayarlı
olduğundan erken kalktı yine ve ben de ister istemez uyandım, kahvaltıyı
hazırladım. Kahvaltıdan sonra balkona
çıktım sigara içmek için, sigarayı bırakmış olmasından bu yana sigara
içmediğine inanıyordum, çünkü yürüyüşüne etkisi olduğunu biliyordum.
Sigara
yakınca bana bakmaya başladı. “nasıl, canın çekiyor mu hala?” “eskisi kadar değil ama hala istiyor bazen
meret” dedi gülümseyerek.
“ben öğle
yemeğini hazırlayayım, yürüyüşe öğle yemeğimizi yer öyle çıkarız, sen ne
dersin?” dedim. Bir süre baktı anlamsızca “olur, sen bak işine, ben biraz
dolaşır gelirim.” Deyince rahatlık hissettim, yürüyüşünü ihmal etmemesi
sevindirmişti.
Neredeyse
yemek hazır olmak üzereydi. Balkonda otururken elinde bir poşetle bahçe
kapısından girdiğini gördüm. Bir şeyler almıştır kendine göre diye düşündüm,
yemeğe bakmaya geçtim içeriye.
Kapıyı
açtığımda poşetin içindekilerin paket margarin olduğunu fark edince şaşırdım.
Az değildi, büyük bir poşet dolusuydu. Bir şey demeden geriye döndüm ve yemeği
ocaktan aldım. Poşeti masanın üzerine bıraktı “ne onlar?”
Kızgınmış
gibi baktığını fark ettim bir an. Neden soruyorsun der gibiydi ama ben al
dememiştim ona. “sen al dedin ya bana, telefon ettin Kütahya’da hastanede
yatarken. Dağıt konu komşuya hayır olsun dedin, şimdi niye soruyorsun?”
Şok yaşadım
bir süre öylesine bakakaldım yüzüne, doğruydu yüz hatları gergin ve kızgın
görünüyordu. Durum fazla gerilmesin diye üstüne gitmedim “tamam, bakarız. Bırak
sen oraya, kaç tane?” “altmış.” Altmış
paket margarin. Hiç kullandığımız bir şey de değil.
Anladığımda
başımdan kızgın sular döküldü ama belli etmemeye çalıştım. Halüsinasyon
marifetiydi, ya da Parkinson hastalarında alışveriş hastalığı görünebilirliği
aklıma geldi o anda. Alışveriş tutkusu başlarmış bazı hastalarda. Anlaşılan
bizim ihtiyar delikanlıda da başladı. İlkti böyle bir durum.
111/
Görsel: Google Görseller
Paket margarini görünce aklıma çocukluğumda margarinli salçalı ekmeğe bayıldığım geldi. Hele bir soba üstünde olursa ekmek. Offf. Bak şimdi canım çekti.
YanıtlaSilBeyda'nın Kitaplığı,
Silhangimizin çocukluğunda böyle bir şey yok ki. :)
Oo! 60 paket margarin..😀 biz de her ay 10 tane falan alıyoz paket margarin, 1 ay falan yetiyodu bize..60 paket bize 6 ay yeterde artar bile..😀 emeğinize sağlık,güzel bir konuydu..🙂
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silparkinson rahatsızlığı olanlarda alışveriş tutkusu olarak ortaya çıkan bir durum. Çocukluğumda ve gençliğimde kullandık ama daha sonra eve sokmuyoruz artık.