"Şu anda Babanız Polis karakolunda"
Şu Anda Babanız Polis Karakolunda
Çalıştığım
firmanın bana tahsis etmiş olduğu binek araba sıfır alınmıştı. İşler oldukça
yoğun geçiyordu benim için. Çevre illerde de olan işlerin yazışmaları ve işe
başlangıç hazırlıkları devam ettiği için sık sık da çevre illere gidip
geliyordum günü birlik.
Aydın
merkezde kalıyorum ama aklım hep babamdaydı. Çoğu zaman yolculuk ederken
pürdikkat davranmaya çalışıyor ve elimden gelen özeni gösteriyordum. Özellikle
sabah erken saatlerde trafik hemen hemen hiç olmuyor bu durumu da fırsat
bilerek daha fazla gaza basma isteği doğuyordu içimde ama bir süre yol aldıktan
sonra birden gazdan ayağımı çektiğimin farkına vardım birkaç kez.
Bilinçaltım
beni yönlendiriyordu sanki. An aklıma
düşen “enim ölmem önemli değil ama sonra kim bakacak?” oluyordu ve tüylerim
diken diken oduğunu hissedince terlerin boşandığını hissediyordum. Bir kez yüz kırkın
üzerinde hız yaparken ceza yemişim. Bildirisi geldiğinde şaşırdım aslına
bakılırsa. Firma iş için acele etmemi iyi niyet olarak değerlendirerek bir
defaya mahsus cezamı ödedi. Yüreğime su serpilmişti bu davranışlarından dolayı,
daha fazla ısınmama yol açtı bu davranışları. Bu tür durumları daha önceki
çalışmalarımdan bildiğim için beklediğim bir davranış değildi. Kişiler kendi
hatasından kaynaklanan cezaları kendisi öderdi daima.
Bir taraftan da ev aramaya başladım Aydın da. Babamı yanıma almam gerekliydi mutlaka.
İkindin
üzeri Denizli’den gelmiştim yenice. Masama geçerken bir telefon çaldı.
Bilmediğim bir numaraydı. Açtım. “ben Altınkum polis karakolundan arıyorum,
babanız burada şu an. Alabilir misiniz?” diyen sesi duyduğum anda diz bağlarım
çözüldü birden koltuğa yığılmış buldum kendimi.
“Tamam,
teşekkür ederim, hemen aldıracağım.” Dedim ama elim ayağım birbirine dolaşmaya
başladı. Telefonu doğru dürüst tutamıyordum elimde. Bir süre nefesler alıp
verdim oturduğum yerde. Kafamı toparlayamıyordum, devreler tamamen karışmıştı.
Hiçbir şey aklıma gelmiyor, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum. Çay ocağına
bakan elemanın “abi çay taze” demesiyle irkilerek kendime geldim yüzüne baktım
bir şey mi dedin? Anlamında. Ne dediğini duymamıştım ama elindeki çayı görünce
anladım.
“Abi bir şey mi oldu, yüzün bembeyaz?”
“evet,
evet ama… halledebilirim. Teşekkür ederim. Ağzımdan çıkan kelimeleri kulağım
hiç duymuyordu sanki bir uğultu başladı gitgide artan bir uğultuydu bu.
Çayımdan
bir yudum alıp telefona sarıldım hemen, titreyen ellerimi önemsemiyordum. Neden
polis karakolunda olduğu hakkında bir fikrim yoktu ve sormayı da akıl
edememiştim o anda. Hemen karşı komşumuz aklıma geldi. Başka kimse de aklıma
gelmiyordu zaten. Aradım karşı komşumuzu.
“komşu kusura bakma ya! Senden bir şey isteyeceğim, müsait misin?”
“söyle
komşu, ayıp ediyorsun, müsaitim elbette.” Demesiyle rahat bir nefes aldım
“Babam Altınkum polis karakolundaymış, alıp eve bırakabilir misin? Ben de hemen
yola çıkıp geleceğim çok teşekkür ederim.”
“ne demek komşu, hemen çıkıyorum, geldiğimizde de haber veririm sana”
“Çok
teşekkür ederim, sağ ol komşum.”
Kapattım telefonu ama heyecanım bütün vücudumu sarmıştı. Hiçbir iş
yapabilecek bir durumda değildim. Bir saat kadar zaman geçmesi gerekiyordu
mesainin bitmesi için. Durumdan iş yerinin haberi olsun istemiyordum. Mesai
bitişinden sonra basıp gidecektim Didim’e. Sabahleyin de erkenden dönecektim.
123/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Bu hız meselesi çok sıkıntılı bir durum. Zaman zaman insanlar aceleden basıyor olsalar, bize bir şey olsa da önemli değil mantığıyla hareket etseler dahi, karşı tarafa bir zarar gelirse ne olacak bunu da düşünüyorlar mı? acaba....Bu konuda duyarlı olmak önemli. Hadi sana bir şey olmadı ama karşıdan gelen kaza yaptı ve öldü. Allah korusun bunun vicdan azabı çok daha kötü. Biraz konudan alakasız oldu ama yazmak istedim :)
YanıtlaSilBeyda'nın Kitaplığı,
Sildeğindiğiniz konu çok önemli aslında, bu konuda bilinç eksikliği çok fazla toplumda maalesef. :)