Cuma, Şubat 09, 2018

Usta Balıkçı

"Olta ile balık avı"
 Hayatımızın tekdüze geçmesinden dolayı dün denize girmiş olmamız önemli bir değişiklikti bana göre. 
Yine benzer bir gün yaşayacak olmamın heyecanıyla sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı hazırladım. Kahvaltımızı keyifle yaptıktan sonra tavla oynamayı düşündüm ama oynamak istemediği için kahvaltı masasını topladım, bulaşıkları yıkadım.          Ortalığa süpürge tuttum, kahvelerimizi de içtikten sonra akşamdan kalan deniz malzemelerini topladım çantaya koydum yine. Hava yine güzeldi, güneş ortalığı ısıtmaya başladı.
“Bu gün daha erken gidelim mi denize?”
“Olur, gidelim” dedi ama bana bir tuhaflık var gibi geldi sesinde. Uzaktan baktım suratına, önemli olabilecek bir değişiklik göremedim, önemsemedim de. Karşı komşumuz oldukça uzak bir yere gittiği için biz yakına gidiyorduk yürüyerek. Komşu hem yürüyüş yapmış oluyordu uzağa yürümekle, hem de zaman öldürmüş oluyordu kendince.
Eşyaları ben aldım. Çıktık yola. Cadde üzerindeki her zaman oturduğumuz cay bahçesine oturduk ilk mola yerimiz olmuş oldu. Birer çay içtik ve yarım saat kadar oturup kalktık tekrar. Sahile yaklaştıkça, ir önceki günden kalabalık olduğunu düşündük gördüğümüz durumdan. On, on beş güne kadar iğne atsan yer bulunmaz buralarda.
Kumsala indik birlikte, ben soyundum, babam bekledi bir süre soyunmadan. Arada çok hafif bir esinti vardı ama ben önemsememiştim. Suya girip çıktım. Yanıma aldığım kitabı okumak için çantaya el attığımda “sen soyunmuyor musun?” dedim yüzüne bakarak. Suratı biraz asık gibi duruyordu sanki, bana mı öyle geliyor acaba diye düşünürken  “ben girmeyeceğim bu gün, rüzgâr var” dedi sakince.
Oturduğu yerden ufka doğru bakıyordu. “Tamam, sen bilirsin. Ben bir daha gireyim ondan sonra kalkıp gideriz. Burada sıcağın altında böyle olmaz” dedim. “olsun, bir şey olmaz” dedi ama içim rahat etmeyecek o girmeyince.
Kumsaldan ayrıldık sahil boyunca yürüyerek limana doğru giderken çay bahçesine oturduk. Öğle yemeğini biraz geçirmiş olsak da önemli değildi artık, ilaç kullanmadığı için.
Durumunu en fazla bir ay kadar daha gözlemleyip duruma göre kendime iş aramak istiyordum. İlaçlarını bırakmış olması içimde bir tedirginlik yaratmıştı ama hemen peşin kararlı davranmak istemiyordum diğer taraftan da.  İlaçlar yeterince yoğun alınıyordu, böbrek ve karaciğere etkisi mutlaka olabilirdi; aynı zamanda yan etkileri de vardı ilaçların. Örneğin bir tanesi psikozu tetikliyordu ve halüsinasyonlara yol açıyordu. İlaç almadığı şu durumda halüsinasyon da fark edilmiyordu durumunda.
Çay bahçesinde otururken balık tutanları görünce olta almak aklıma geldi, heveslenirse iyi bir meşguliyet olacaktı kendisine. Bir tür terapi de sağlardı diye düşününce hemen almayı düşündüm. Yemeklerimizi tostla geçiştirdik ve kalkıp olta ve yem alıp geldim.
Hemen önümüzde olta atan birkaç kişi vardı zaten, onların yanına geçtik birlikte. Hazırlayıp attım oltayı denize ve beklemeye başladık bacaklarımızı aşağı sallayarak oturduk kaldırımın ucundaki beton duvara. Arada küçük balıklar vuruyordu yemi “al baba sen tut artık oltayı, hissedecek misin bak bakalım balıkların yemi vuruşlarını” diyerek eline tutuşturdum. Alıp bir süre bekledi. Ben ve kendisi balıkları görüyorduk aslında berrak suda.
El kadar bir balık yakaladı yarım saat içinde. Oldukça keyiflendiğini fark ettim. Tekrar yem taktım iğnenin ucuna ve salladım, yine verdim eline. Elinin titremesinden yemi takabilecek durumda değildi. Eline iğneyi batırabilirdi. Bir yarım saat kadar daha sonra yine küçük bir balık takıldı oltaya ve onu da çektik. Şansı iyi gidiyordu, çevredekiler birer tane ancak yakalamışlardı.
İkindi vakti yaklaştığında beş tane küçük balık olmuştu ve bize akşam yemeğinde yeterdi. İstemeye istemeye kalktık eve doğru yürüdük. Balık temizlemek vardı işin ucunda.

 114/

Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. fotodaki ve günlüklerdeki sahil neresi kiiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. görsel google'dan. sanıyorum İzmit körfezi. Biz Didim'de avladık.

      Sil

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.