Salı, Ocak 30, 2018

Korktuğum başıma geldi

               
Kahvelerimiz
           Kahvaltı boyunca izlemelerimden edindiğim bilgi beni korkutmaya yetmişti. Geldik mi zurnanın zırt dediği yere diye geçti içimden, ilaçlarını almayı bırakmış anlaşılan. Henüz sormaya cesaretim yok ama kahvaltı bittikten sonra oturup hem kahve içer hem de konuşurduk nasılsa.

                Suratına kızgınlık ifadesi tam olarak oturmuş, bakışları sabitleşmişti sanki. Gergin bir hali vardı ama sakin görünmeye çalışıyor gibi de bir çabası yoktu. En büyük korkum ilaçları bırakmış olmasıydı, aklımda dolanıp duruyordu durmadan. Kahvaltıdan sonra anlayabilirdim durumu, ilaçlarını alıp almamasından.

                Kahvaltıyı bitirip masayı topladıktan sonra ilaçlarını kontrol ettim var olduklarını gördüm ama almayı bıraktığına bir türlü inanamadım. Tam da her şey yoluna giriyor diye düşünürken birden afakanlar basmaya başladı beni.
                Balkona çıktım bir sigara içeyim diye, kendisi balkona gelmeyip odasına geçti ve gelmedi. Sigarayı bitirip biraz sağa sola bakındım, düşünmeye, doğru düşünmeye çalışıyordum ama saplanmıştım bir çukura sanki aklıma ne başka bir şey geliyor ne de başka bir şey düşünebiliyordum. Kendimi kontrol etmeye çalışıyordum durmadan.
                İlaçlar bırakılınca yürüyüş de bırakılmış tabii ki. Elektriğin kesik olduğunu fark ettiğimde tepemden kızgın sular döküldü. Isınma klima ile yapılıyordu evde. Kış boyunca mı kesikti acaba diye merak ettim.

                Eskiden olduğu gibi iki adet kahve yaptım, balkona masaya bıraktım. Hava çok güzeldi, güneşin etkisini çok rahat hissedebiliyordum sabah olmasına rağmen.  “kahveler hazır baba” diye bağırdım balkondan duyabileceği tonda. Birkaç dakika bekledim ama ne gelen vardı ne de ses veren.

                Odasına gittiğimde yatıyordu. “haydi, kalk baba, ilaçların zamanı geçti, kahve de soğuyacak” dedim. Yorganı yüzünden çekip ne diyorsun der gibi ters ters baktı ve bir süre bekledikten sonra kalktı birlikte balkona geçtik.
                Kahvesinden bir yudum alınca, klimanın hortumunu göstererek “su akıtıyor buradan, şurası da yanacak, ısınıyor” diyerek klima kablolarının izolasyonlu kısımlarını gösterdi. Su damlayan yeri özellikle göstermeye çalıştı. Anlamıştım durumu, klimayı hiç çalıştırmamış anlaşılan kış boyunca. Hele ki kış yumuşak geçiyor buralarda, birkaç gün biraz soğuk oluyor o kadar. Zaten klima da çok az çalıştırılıyordu ama yazın serinletmek için oldukça yoğun çalışırdı.
                Anlatıverdim dedikleri durumun düşündüğü gibi olmadığını, elektrik faturasını yatırmayı unutmuş olduğu için kesilmiş elektrik de. İlk iş olarak ilaçlarına devam etmesini istedim ama ben iyiyim dedi, ne kadar ısrar ettiysem de ikna edemedim, üstüne düşmeyi bıraktım en azından bir süreliğine.
                Biraz oturup sohbet etmeye çalıştık, ben yokken neler yaptığını anlamaya çalıştım. Kalkıp elektrik faturasını yatırmaya gittik. TEDAŞ’ı bulduk ve yatırdık aynı gün açacaklarını söylediler verdikleri saatte evde olacaktık.
                Yürümeyi eskisi gibi olmasa da devam ettirmiş ama yeterli olmamış. Biraz yavaşlama olmuş yürüyüş mesafesi kısalmış. Konuştuğumuz lokantadan da her zaman yemek yememiş, kendisi marketten domates gibi şeylerle idare etmiş çoğunlukla.
               


110/

Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.