"İnadı tuttu" |
İnadı Tuttu
İlk
anda aklıma geliveren tek çare bir süreliğine bile olsa durumum rahatlayıncaya
kadar; en azından Aydın’da bir ev bulup biraz eşya alıncaya kadar güvenli bir
şekilde kalacak bir yer istiyordum.
Bunun içinde hem kendisinin görmesi ve yakından tanıması için belediyenin bakım evine götürmek istedim.
Öğle vakti olmak üzereydi. Yemeğimizi bir yerde yiyip gitmeyi planlamıştım ama istemedi.
İkna etmek için çok dil döktüm. Acizliğimi ve durumun ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya çalıştım ama nal deyip mıh demedi.
Bunun içinde hem kendisinin görmesi ve yakından tanıması için belediyenin bakım evine götürmek istedim.
Öğle vakti olmak üzereydi. Yemeğimizi bir yerde yiyip gitmeyi planlamıştım ama istemedi.
İkna etmek için çok dil döktüm. Acizliğimi ve durumun ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmaya çalıştım ama nal deyip mıh demedi.
Halüsinasyon
durumuna inanmıyor benim yalan söylediğimi kendisini kandırdığımı düşünüyordu.
Bana açıkça söylemiyordu ama başımdan savmak için deli olduğuna inandırmaya
çalıştığımı aklından geçirdiği kesindi. Bu durumu suratından ve bakışlarından
anlayabiliyordum. Bana nefretle bakıyordu öyle düşünmeye başladığı zamanlarda.
Davranışlarının
bilinçli olduğuna kesin inanıyordu. Bakım evini kendim daha önce görmüştüm ve
idarecileriyle görüşmüş gezmiştim içerisini. Kalanların durumunu
gözlemlemiştim. Her ne kadar boş yer olmasa da en azından orayı görmüş olması
bile benim için bir teselli kaynağı olacaktı ilerisi için.
Bir ara
ısrara dayanamayarak “tamam gidelim” dedi ve arabaya bindik tekrar. Tam da
giriş kapısına geldiğimizde durdum, arabayı stopladım aşağıya indim kapıyı
kapattığımda hiç istifini bozmadığını ve kararlı bir şekilde karşıya kızgın
kızgın bakarak oturduğunu gördüm. “hadi gel bir bakalım, yalnızca görmek için.”
Dedimse de inatla “ben inmeyeceğim arabadan, sen git bak gel. Ben ölürüm de
kalmam burada.” Deyince tüm sinirlerim boşaldı elim ayağım çözüldü iyice. Çaresizdim
o anda. Hiçbir şekilde ifadesi olamayan bir duyguydu ve dünya kapkaranlık
oluverdi.
Arabaya
ellerimle yaslanarak nefes almaya çalıştım bir süre. Midemde bulantı başladı,
su gibi ter boşandı sırtımdan ve akıyordu sanki. Çare yoktu, zorlamanın da bir
faydası olamayacağını biliyordum. İnadı inattır. Paramparça etsem orada yine de
inadından vazgeçmeyeceğini anladım. Tekrar arabaya binip sinirli halimle bir
kaza yapmamak için dikkatli olmaya çalışarak yavaş hızda eve ulaşmaya çalıştım.
Uzunca
bir süre hiç konuşmadık. Ben balkonda o içeride oturdu. Konuşmaya karar verdim
sonra. Ama faydası yoktu artık. Ben kesinlikle onu başımdan atmaya çalışıyordum
onun inancına göre. Bu davranışla da anlamış oluyordu urumu kendince. Bu
saatten sonra bir şey söylemenin de bir anlamı kalmamıştı.
“Ne halin varsa gör, ben gidiyorum!” Diyerek sinirle ayrıldım evden ve Aydın'a geri döndüm.
126/
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.