"Altınkum-Didim" |
Canlandı
Bu
iş umduğumdan da kolay olacak gibi görünüyordu ve hayalini kurmaya başlamıştım
tamir edilen koltuğun yerine konuşunu. İçim rahatlayıverdi bir anda.
Benim
için asıl sıkıntı süreydi. Evden çıkmak için söz vermiştik ve kontrata da
yazmıştık haziran ayında çıkmamız gerekiyordu o zamandan önce tamirlenip yerine
konulması gerekiyordu koltuğun. Bu da bir bilemedin buçuk ay gibi bir süreydi.
Telefonlarımızı
yazıp birer de çay içtikten sonra ayrıldık atölyeden. Bu arada öğle vakti de
yaklaşmaktaydı. Benim karnım guruldamaya başlamıştı. Biraz da sinir
gerginliğimin etkisi vardı guruldamada.
Delikanlı,
fikrinin uygulamaya sokulmuş olmasından oldukça memnun görünüyordu; bakışları
“gördün mü ya, ben de bir boka yarıyorum işte” der gibiydi. Arada kaçamaklarla
bakışlarından görebiliyordum bunu. Konuşmayı çay içmek için oturmaya sakladım,
arabada tam dikkatimi veremeyecektim ona.
“Hakikaten
ya! Nasıl da akıl edebildin sen bunu?” dedim gülümseyerek. “Neredeyse üç beş
binden belki de daha fazla paradan döndük sayende” deyince iyice şişti. Gözleri
parıl parıldı. Canlanmıştı iyice. Her seferinde siparişleri ben veriyordum
nerede olursa bu sefer yanımızdan geçmekte olan garsona bağırarak “bir ayran,
bir çay” dedi. Şaşırmadım dersem yalan söylemiş olurum. Şaşırdım hem de çok şaşırdım
canlılığına.
189/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Boş bir zamanda en baştan okumak lazım aslında bu hikayenizi. Benim sorunum ekrandan bir şey okumayı sevmemek. E kitap olayını bile sevemedim bu yüzden...
YanıtlaSilSaadet Uslu,
Silbazı alışkanlıklar değiştirilemiyor; alın benden de o kadar, illaki kitabın kokusunu hissedeceğim. :)