Perşembe, Mayıs 10, 2018

Aciliyetler

"En acil olanı bir ev."

Aciliyetler

                Birkaç kez düşündüm yaşananları tekrar gözden geçirmek için ama bir türlü cesaret edemedim, keyfi kaçacak diye korktuğumdan. Gün bitecekti, ayrılacaktım yine. Yalnız kalacaktı. Bir türlü içim elvermiyordu ama kıvranıyordum durmadan. Çaresizdim, yalnızdım, parasız pulsuzdum, hatta başımı sokacak bir baraka bile bulamamıştım daha.
            Bir an önce ev bulmalıydım ve yarından tezi yoktu. Galiba gevşek tuttum bu zamana kadar. Kendi kendimi suçlamaktan alamıyordum kendimi.  Karar vermeliydim hemen bu gün, erken gidip mutlaka halletmeliydim ev işini. Sokak sokak dolaşıp aramalıyım kiralık ev. İçim içimi yiyip bitiriyordu adeta.
            Epeyce bir zaman oturduk, arada havadan sudan konuşuyorduk ama ben orada değildim, aklım başka yerdeydi. Ev arıyordu sokak sokak. Hemen daha önceki ev buldum diyen arkadaş aklıma geldi ve telefon ettim. Telefon kapalıydı, ulaşamadım. Pazar tatili olduğu için kapatmıştır telefonunu diye düşünüp daha sonra aramak için bıraktım telefonu.
            Kendimi rahatlatmak istiyordum sürekli testlerden geçirerek babamı. Anlıyordu adeta. Beni rahatlatmak için o da elinden geleni yapıyordu sanki. Bir defa güvensizlik yerleşti işte, illaki gözümün önünde olsun istiyorum.
            İlaçlarına geri dönmemiz gerektiğini düşündüm. En acil durum buydu belki de.  Aydın’a getirip doktorlara görünmemiz gerekiyordu. Bize lazım olan nörolog ve psikiyatrist idi. Daha önceki reçetelerimizi gösterip yardımcı olmalarını isteyebilirdik. Daha akla yatkın göründü bu fikir. İşlerimi de fazla etkilemeden yarın çözebilirdim meseleyi.
            Birkaç fikir dolaştı durdu kafamın içinde.  Kararımı vermiştim. Akşama kalmadan erken gidip, birlikte dolaşacaktım arabayla. Hemen ilk bulduğum evi tutacaktım akarına kokarına bakmadan. Artık özellik arayacak halim yoktu. Hiç olmazsa akşamdan akşama bari görebileyim, ne olduğunu anlardım hiç olmazsa.
            Öğle yemeğimizi dışarıda yiyip ikindi vaktine kadar zaman zaman dolaşarak, zaman zaman oturarak vakit geçirdik ve eve erken geldik. Biraz eşya almamız gerekecekti. Eşyalarından birkaç günlük toparlayıp bir valize koydum. Ne yapacağımızı düşündüğümü de kendisiyle paylaştım, itiraz etmedi. Niyetlendi itiraz etmek için ama cesaret edemedi açıkçası.
            Arkadaşı tekrar aramayı aklımdan geçirirken o beni aradı. Ev konusunu açtım kendisine. “hemen adamı arıyorum abi, sen kapat şimdi.” Demesi beni kısmen de olsa rahatlattı. Ne de olsa “denize düşen yılana sarılır.” Demişler. Ben de fayda, yardım görebileceğim her fırsat ve kişiyi deniyordum.
            Gelecek telefonu beklerken zaman geçmek bilmiyordu, midem çamaşır sıkar gibi buruluyordu. Aslında normal zamanda böyle bir acı hissetse insan yerden yere atar kendini her halde. Ama o anda sanki hoşuma gider gibiydi, ben de bir anlam veremiyordum sanki daha fazla ağrısın istiyordum. Acı eşiğim galiba oldukça yükselmeye başladı veya ben yeni farkına varıyorum durumun. Kolay kolay acıyı fazla hissedemiyorum çünkü.
190/
Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.