"En acil olanı bir ev." |
Aciliyetler
Birkaç kez düşündüm yaşananları
tekrar gözden geçirmek için ama bir türlü cesaret edemedim, keyfi kaçacak diye
korktuğumdan. Gün bitecekti, ayrılacaktım yine. Yalnız kalacaktı. Bir türlü
içim elvermiyordu ama kıvranıyordum durmadan. Çaresizdim, yalnızdım, parasız
pulsuzdum, hatta başımı sokacak bir baraka bile bulamamıştım daha.
Bir an önce
ev bulmalıydım ve yarından tezi yoktu. Galiba gevşek tuttum bu zamana kadar.
Kendi kendimi suçlamaktan alamıyordum kendimi.
Karar vermeliydim hemen bu gün, erken gidip mutlaka halletmeliydim ev
işini. Sokak sokak dolaşıp aramalıyım kiralık ev. İçim içimi yiyip bitiriyordu
adeta.
Epeyce bir
zaman oturduk, arada havadan sudan konuşuyorduk ama ben orada değildim, aklım
başka yerdeydi. Ev arıyordu sokak sokak. Hemen daha önceki ev buldum diyen
arkadaş aklıma geldi ve telefon ettim. Telefon kapalıydı, ulaşamadım. Pazar
tatili olduğu için kapatmıştır telefonunu diye düşünüp daha sonra aramak için
bıraktım telefonu.
Kendimi
rahatlatmak istiyordum sürekli testlerden geçirerek babamı. Anlıyordu adeta.
Beni rahatlatmak için o da elinden geleni yapıyordu sanki. Bir defa güvensizlik
yerleşti işte, illaki gözümün önünde olsun istiyorum.
İlaçlarına
geri dönmemiz gerektiğini düşündüm. En acil durum buydu belki de. Aydın’a getirip doktorlara görünmemiz
gerekiyordu. Bize lazım olan nörolog ve psikiyatrist idi. Daha önceki
reçetelerimizi gösterip yardımcı olmalarını isteyebilirdik. Daha akla yatkın
göründü bu fikir. İşlerimi de fazla etkilemeden yarın çözebilirdim meseleyi.
Birkaç fikir
dolaştı durdu kafamın içinde. Kararımı
vermiştim. Akşama kalmadan erken gidip, birlikte dolaşacaktım arabayla. Hemen
ilk bulduğum evi tutacaktım akarına kokarına bakmadan. Artık özellik arayacak
halim yoktu. Hiç olmazsa akşamdan akşama bari görebileyim, ne olduğunu anlardım
hiç olmazsa.
Öğle
yemeğimizi dışarıda yiyip ikindi vaktine kadar zaman zaman dolaşarak, zaman zaman
oturarak vakit geçirdik ve eve erken geldik. Biraz eşya almamız gerekecekti.
Eşyalarından birkaç günlük toparlayıp bir valize koydum. Ne yapacağımızı
düşündüğümü de kendisiyle paylaştım, itiraz etmedi. Niyetlendi itiraz etmek
için ama cesaret edemedi açıkçası.
Arkadaşı
tekrar aramayı aklımdan geçirirken o beni aradı. Ev konusunu açtım kendisine.
“hemen adamı arıyorum abi, sen kapat şimdi.” Demesi beni kısmen de olsa
rahatlattı. Ne de olsa “denize düşen yılana sarılır.” Demişler. Ben de fayda,
yardım görebileceğim her fırsat ve kişiyi deniyordum.
Gelecek
telefonu beklerken zaman geçmek bilmiyordu, midem çamaşır sıkar gibi
buruluyordu. Aslında normal zamanda böyle bir acı hissetse insan yerden yere
atar kendini her halde. Ama o anda sanki hoşuma gider gibiydi, ben de bir anlam
veremiyordum sanki daha fazla ağrısın istiyordum. Acı eşiğim galiba oldukça
yükselmeye başladı veya ben yeni farkına varıyorum durumun. Kolay kolay acıyı
fazla hissedemiyorum çünkü.
190/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.