"Eve geri dönebilecek mi?" |
Uzun
biz zaman geçti sanki, saate baktığımda yarım saat kadar geçmiş olduğunu
gördüm. Kesin bir yerlerde takıldı kaldı diye düşünmeye başladım. Sormaya da
çekindi anlaşılan, ya da halüsinasyona girdi, ne yaptığını, yapacağını
bilemiyor durumda olacağını aklımdan geçirmeye başladım. Son kararım beklemekti
gelinceye veya telefon alıncaya kadar.
Gitmeye,
aramaya kalksam nereye gidecektim zaten, gittiği yeri bilemediği için başını
alıp gitmiş olabilir herhangi bir yere veya başka bir mahalleye. Sabrımın
sınırlarını zorlayarak beklemek en iyisiydi onun için de. Hemen ilk seferde ve
daha epeyce zaman varken akşam karanlığına hemen aramaya çıkmak güvenini
zedelerdi. Yapmamalıydım bunu.
Kendimi
meşgul etmek için tatlı yapmaya karar verdim. Sütlaç yapacaktım. Epeyce
zamanımı alırdı böylece de meşgul olmuş olurdum hiç olmazsa. Dolaba baktım
yeteri kadar süt vardı, pirinç ve şeker de var. Tarçın da almıştım ama
bulabilirsem onu da kullanırdım sonunda.
Tam
da sütlacı kaselere koyacağım karşı sokağın başında göründü babam. Başka bir
yönden geliyordu. Anlaşılan diğer mahalleye doğru gitmiş ve oradan bu tarafa
geliyordu. Yürüyüşü rahat görünüyordu uzaktan. Elinde ekmek poşeti geliyordu
işte; bütün dünya benim oluverdi bir anda.
Bir
taraftan bankoya dizdiğim kaselere sütlaç dolduruyorum diğer taraftan da göz
ucuyla takip ediyordum. Zile basınca aşağıdan kapıyı açıverdim. Sevinerek girdi
içeriye. Bir iş başarmış havası vardı üzerinde. İşte buydu, hata yapmamıştım,
verdiğim karar doğruydu ve ispatı ortadaydı; sevinçliydi.
Sütlaçları
doldurup, bankonun üzerinde bıraktım soğumaları için. Sofrayı hazırlamaya
koyuldum. “Aferin delikanlı, bundan böyle ekmek işi senin; anlaştık mı?” dedim
sevinçli bir şekilde kendisi ekmek poşetini masaya bırakırken.
“Tamam”
dedi önemli bir işi başarmanın edasıyla ama fazla konuşmak istemedi benimle
hemen yatak odasına geçti üzerindekileri çıkarmak için. İçime bir kurt düştü,
bir aksilik olmuş belli ama ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Kendisine de
bu konuda bir şey demeyecektim, nasılsa bir gün çıkardı ortaya. “Nasıl, güzel
geçti mi seyahatin?” dedim sofraya gelince. “İyi iyi” dedi kaşıkla meşgul
olmaya başladı. Tarçının kokusunu aldı hemen, bankoya kaydı gözleri: “Onlar ne,
ne yaptın başka?” dedi bakarak. “Hiiiç, sütlaç yaptım, doya doya yemek için”
dedim. Başladık yemeğimizi yemeye.
96/
Devam edecek...
Dedenin Torunu
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.