Salı, Ekim 30, 2018

Hayat ve Dalgalar

Geçmişin İzleri ve Dalgalar

            Her zaman istediğim şeydi ne zaman gelsem elimde anahtarımla kapısını açıp içeriye girebilmek. Ne zaman olursa olsun, gece, gündüz, bir yere gidip döndükten sonra. İlk kez emindim elime anahtarı aldığımda. Kendimi daha güvende hissettiğimi anladım.
            Bu duygumun neden kaynaklandığı takıldı bir süre kafama. Düşündüm ki çocukluktan sonraki yıllardan kalan bir izdi anlaşılan. Dışarıda okunan dönemler ve sonrası dönemlere ait yaşanılan hayal kırıklıklarıydı. Gecesi gündüzü belli olmayan ailenin çalışma koşullarından kaynaklıydı. Yanımda anahtarım olsa bile arada değişmiş olan asma kilitlerden dolayı, hafta sonları tatilinde kasabadan erken köye dönüşlerde kilitli kapı önünde saatlerce karanlığın çökmesini beklemek iz bırakmıştı derinlerde ve çıkıyorlardı işte ortaya.
            Bu durumu fark ettiğimde epeyce kafa yordum üzerinde ve bir bir anımsadım teker teker. Ay ışığının o berrak aydınlığı canlandı gözümün önünde. Bazen öyle oldu ki başımı yastığa koyduğum zaman sanki yine o kilitli kapı önünde bekliyordum. İnsanın başını sokacak bir evinin olması kadar güzel bir şey yok sanki.
            Korkusuzca içine girebileceğimiz emniyetli bir sığınağımız olacak bundan sonra bu ev bizim için. Aç kalsak da kimselerin göremeyeceği bir sığınak. Duyguların dalgalanmasının önüne geçilemiyor, duyguların birinden atlayıp diğerinin içine dalıp dalıp çıkıyorum sürekli. y sıcak bir yaz günündeki ılık esen bir rüzgar altında kabaran deniz dalgaları gibi biri sönüyor kumsala geldiğinde bir diğeri başlıyor denizin uzaklarında ve gelip ayaklarımı ıslatsın diye bekliyorum ıslak kumların üstünde. Yalayıp geçiyorlar ayağımı, hafiften bir serinlik hissediyorum bir an ve tekrar sıcaklığın etkisi başlıyor.
            Hayatın akışının da tıpkı dalgalar gibi olduğunu düşünmeye başlıyorum. Hayatın kendisi de deniz. Her dalga denizde oluşuyor ve bir süre denizin belli yerlerini etkileyip daha sonra değişiyor ve her an değişik bir durum. Bu durumda hayat dalgalar değil de denizmiş gibi algılamaya başlıyorum. Bir ayrıcalık var işte, o da denizler ve dalgalar düşünemiyorlar. Nereden gelip nereye gidecekleri hakkında en küçük bir bilgileri yok. İnsanlar öyle değil, yaşamlarındaki dalgalar hep bir iz bırakıyor bir yerlerinde. Bazı dalgalar çok fazla kirlilik getirip boşaltıyorlar kıyılara bazılarıysa bolca beyaz köpükleri koyuveriyorlar elleriyle ancak hemen sönüp kayboluyorlar. İnsanlardaki köpükler kaybolmayan köpükler. İçinde sürekli dalgalanıp duruyorlar. Bazen insanı sürükledikleri de olmuyor değil. Sürüklendiğimi hissediyorum. Canım yanıyor.

196/
Devam edecek... Dedenin Torunu

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

Yorumlar:
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.